Yüreğir Kültür Merkezi konferans salonunda düzenlenen program, Faruk Güzel Hoca'nın Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı, ardından İsa Emre Hoca'nın açılış konuşmasıyla devam etti.
Özlem Ajans sanatçılarının Türkçe ve Kürtçe seslendirdikleri ilahi ve ezgilerin ardından, şehitlerin mücadelelerini anlatan sinevizyon gösterimi yapıldı.
Günün anlam ve önemine binaen bir konuşma yapan Zekeriya Gezer, şehadetin İslam'daki yeri ve Müslümanların bu konudaki sorumluluklarına vurgu yaptı.
Allah'ın adının anıldığı zaman meleklerin Allah korkusuyla secdeye kapandıklarını belirten Gezer, Kur'an-ı Kerim'de de tüm âlemlerin Allah'a secde ettiğinin ve O'nu tesbih ettiğinin bildirildiğini dile getirdi. İnsanların da bu gerçeği kavrayarak Allah ile daha güçlü bir bağ kurmaları gerektiğini söyledi.
"Rabbimizle vakit geçirmek zorundayız"
Rabbimizle vakit geçirmemiz gerektiğini vurgulayan Gezer, "Biz, Rabbimizle vakit geçirmek zorundayız. Rabbimize hakkıyla yöneldiğimizde dünyadan kurtuluruz. Allah'ın davası için şehit yetiştirmek gerekir. Özellikle her anne şu duayı yapmalıdır; 'Ya Rabbim, ben senden dünya değil, senin davan uğrunda ölecek çocuklar doğurmak istiyorum. Beni şehit annesi yap, beni şehit eşi yap.' Eğer bu şekilde dua edilmezse, Allah'ın rahmeti üzerimizde tam anlamıyla tecelli etmeyecektir." dedi.
Müslümanların çocuklarının maddi geleceğini ön planda tutarken, İslam için mücadele edecek bireyler yetiştirme konusunda geri planda kaldıklarını belirten Gezer, bu konuda özeleştiri yapılması gerektiğini söyledi.
"Şehitler düştükleri yerde tohum gibidir"
Allah'ın şehitlerle ticari bir anlaşma yaparak onları sevdiğini ve seçtiğini söyleyen Gezer, "Şehitler düştükleri yerde tohum gibidir. O tohumlar derin karanlıklarda yeni hayatları doğurur. Allah, onları sevdi, seçti ve onlarla bir ticari anlaşma yaptı. Onlar canlarını verdiler, Allah ise onlara sevgisini bahşetti." diye konuştu.
Namazın kaybedilmesiyle Müslümanların Allah ile olan bağlarının da zayıfladığını dile getiren Gezer, dünyevi kaygılar nedeniyle Müslümanların İslami mücadeleden geri durduğunu söyleyerek Sacidler'in bu sebeple şehit olduğunu belirtti.
"Gazzeliler kefenlerin rengini değiştirdiler"
Gazzeli şehitlerin vermiş oldukları mücadeleler neticesinde kefenlerin rengini beyazdan şehadet rengine dönüştürdüklerini ifade eden Gezer,"Tarih boyunca Kudüs, şehadet arzumuzu bileyerek bugüne taşıdı. Ancak Gazzeli kardeşlerimiz bu mücadeleyi daha da ileriye taşıdı. Onlar, kefenlerin rengini değiştirdiler. Artık kefenler beyaz değil, kırmızıdır. Çünkü onların kanları, mücadelelerini dünyaya haykırdı." şeklinde konuştu.
Zalimlerin İslam coğrafyasına yönelik saldırılarının devam ettiğini ancak Müslümanların bu zulme karşı yeterince güçlü tepki vermediklerini ifade eden Gezer, Müslümanların dua etmeyi ihmal ettiklerini söyledi.
"Namazı kaybettiğimiz gün Allah'ı da kaybettik"
Zalimin zulmünün müminin dua'yı eksiltmesinden dolayı devam ettiğini dile getiren Gezer, "Biz namazı kaybettiğimiz gün Allah'ı da kaybettik. Dua etmeyi unuttuk. Oysa müminin duası silahtan daha etkiliydi. Eğer zalimlerin zulmü hâlâ devam ediyorsa, bu, bizim dualarımızdaki eksiklikten kaynaklanmaktadır." diye dikkat çekti.
"Ölmeden dirilmenin adı şehadettir"
Konuşmasının sonunda Gezer, "Şehitlerin sloganı şudur: 'Ey Rabbimiz! Ey kahhar ve Cebbar olan Allah'ım! Ey merhamet sahibi olan Allah'ım! Sen dilediğini yaşatır, dilediğini öldürürsün. Rabbim, beni de öldürmeden dirilt!' Ölmeden dirilmenin adı şehadettir. Şehadet varken neden ölü gibi yaşayalım ki?" ifadelerine yer verdi.
Program, Gezer'in konuşmasının ardından Yahya Sinvar'ın şehadet anını anımsatan tiyatro ile son buldu. (İLKHA)