DÜNYA

Belçika'da uyuşturucuyla mücadele semineri

Uyuşturucu ile mücadele ve gençlerin uyuşturucuya karşı korunması, ailelerin bilinçlendirilmesi adına Belçika'da seminer düzenlendi.

El Gazali Gençlik Merkezi tarafından Antwerpen'de gerçekleştirilen programda, uyuşturucu ile mücadele alanında uzman kişiler tarafından bağımlılığın fiziksel ve psikolojik etkileri, korunma yollarını ve tedavi süreçleri anlatıldı.

Psikolojik Danışman Hüseyin Cemal Ekinci'nin moderatörlüğünde gerçekleştirilen programa konuşmacı olarak Klinik Psikolog Yusuf Özgüneş, Aile Hekimi Dr. Abdurrahman Alpsoy ve El Gazali Gençlik Merkezi Başkanı Psikolojik Danışman Bünyamin Ortaç katıldı.

Programın açılışında konuşan Hüseyin Cemal Ekinci, "İçinde bulunduğumuz Antwerpen şehrinin atık sularında Avrupa'nın en yüksek kokain seviyesinin tespit edildiğini biliyor muydunuz? Bu, içinde yaşadığımız toplumda bağımlılığın ne denli büyük bir sorun olduğunu gözler önüne seriyor. Uyuşturucu kullanımının sadece bireysel bir sorun değil, toplumun her kesimini ilgilendiren bir meseledir. Bugün burada, bağımlılık gibi ciddi bir meseleye karşı bilinçlenmek ve farkındalık oluşturmak için bir araya geldik. Çünkü bu sorun yalnızca maddeyi kullanan bireyi değil, ailesini, arkadaş çevresini ve tüm toplumu etkiliyor." dedi.

"Birçok bağımlılığın hayatı aşırı doz veya intihar ile son buluyor"

Bağımlılığın tıbbi ve sosyal boyutları ile ilgili konuşan Dr. Abdurrahman Alpsoy, "Madde kullanımı beyin kimyasını bozar, kişinin muhakeme yeteneğini zayıflatır ve onu bağımlı hale getirir. Bir süre sonra kullanılan madde yetmemeye başlar ve doz artar. Kişi, maddeden uzak kaldığında ise şiddetli yoksunluk belirtileri yaşar. Bu durum, maddeyi temin etmek için suç işlemeye, sosyal çevreden kopmaya ve giderek kontrol edilemez bir bağımlılığa dönüşür." diye konuştu.

Alkol, esrar, kokain ve eroin gibi maddelerin etkilerine de değine Alpsoy, "Uyuşturucu yalnızca psikolojik değil, fiziksel tahribata da yol açıyor. Bağımlılığın uzun vadede vücuda verdiği zararlar ölümcül olabilir. Karaciğer yetmezliği, kalp rahatsızlıkları, beyin kanamaları, hafıza kaybı ve ruhsal bozukluklar bunlardan sadece birkaçı. Maalesef, birçok bağımlı genç için bu sürecin sonu intihar ya da aşırı dozdan ölümle sonuçlanıyor." şeklinde konuştu.

"Bağımlılığın temelinde özgüven eksikliği ve sağlıksız arkadaş çevresi var"

Bağımlılığın psikolojik etkileri üzerine bir değerlendirme yapan Klinik Psikolog Yusuf Özgüneş, "Beynimizin ön kısmında, karar alma ve kendini kontrol etme mekanizması olan prefrontal korteks, 25-30 yaşına kadar tam gelişmiyor. Bu da gençlerin, kısa vadeli zevkleri uzun vadeli zararlarla kıyaslayamamalarına neden oluyor. Bu yüzden ‘bir kereden bir şey olmaz’ düşüncesiyle maddeyi deneyen gençler, bir süre sonra geri dönüşü olmayan bir sürecin içine giriyor. Beyinde dopamin sistemini bozan uyuşturucular, normal aktivitelerden alınan zevki engelliyor ve bireyleri daha fazla madde kullanmaya itiyor. Özellikle gençler, sosyal baskıya ve merak duygusuna daha açık oldukları için bağımlılık riski daha yüksek." dedi.

"Çocukların sosyal çevreleri çok önemli"

Özgüneş, "Özellikle özgüven eksikliği olan, aile içinde yeterli ilgi görmeyen ve stresle baş etme mekanizması zayıf olan bireylerin risk grubunda olduğunu vurguladı: "Özgüven eksikliği olan bireyler, grup içinde kabul görmek için maddeye daha yatkın oluyor. Arkadaş çevresi de burada büyük bir faktör. Eğer çevresindeki herkes sigara, alkol ya da esrar kullanıyorsa, kişi de ait olduğu gruba uyum sağlamak için bu alışkanlıkları ediniyor. O yüzden çocuklarımızın kiminle arkadaşlık ettiğini bilmek ve onları sağlıklı sosyal çevrelere yönlendirmek çok önemli." diye konuştu.

"Sevgi, sınır ve sabır ekseninde bir yaklaşım benimsemek gerekiyor"

Ailelerin bağımlı bireylere yaklaş tarzının önemine de değine Özgüneş, "En büyük hata yargılamak ve cezalandırmaktır. Bağımlı bireyler, genellikle kötü hislerden kaçmak için maddeye yöneliyor. Eğer siz de ona kötü hisler yaşatırsanız, çözüm yerine bağımlılığın daha da artmasına sebep olursunuz. Sevgi, sınır ve sabır ekseninde bir yaklaşım benimsemek gerekiyor." şeklinde konuştu.

"Gençlere alternatif alanlar sunmalıyız"

El Gazali Gençlik Merkezi Başkanı Bünyamin Ortaç ise bağımlılıkla mücadelede gençlere alternatif alanlar sunulması gerektiğini vurguladı.

Ortaç, "Gençlerimize ‘o ortama gitme’ demek yetmez. ‘Şu ortama gel’ diyerek, onlara kaliteli vakit geçirebilecekleri alanlar sunmalıyız. Gençlik merkezleri, bu anlamda büyük bir boşluğu dolduruyor. Burada spor, sanat, eğitim ve sosyal aktivitelerle gençlerin hayatına dokunuyoruz. Çünkü dopamin ihtiyacını sağlıklı yollarla karşılamayan gençler, onu uyuşturucu ile karşılamaya çalışıyor." dedi.

Kötü alışkanlıkların genellikle küçük denemelerle başladığını söyleyen Ortaç, "Sigara ile başlayıp esrara, sonra da daha ağır maddelere geçen gençler görüyoruz. Birçoğu ‘ben kontrol edebilirim’ diyerek başlıyor ama bağımlılık, kontrolü kaybettiğin anda başlamış oluyor. Bu yüzden, en büyük mücadele maddeye hiç başlamamak. Ve bunun yolu, doğru çevreyi seçmekten geçiyor." diye konuştu.

"Tehlikeye karşı bilinçlendirmek hepimizin görevi"

Madde bağımlılığıyla mücadelenin yalnızca bireylerin değil, ailelerin, eğitim kurumlarının ve toplumun ortak sorumluluğu olduğunu vurgulayan Cemal Ekinci ise şunları söyledi:

 "Bizler bugün burada bu farkındalığı artırmak için toplandık. Ancak bu bilinci hayatımızın her alanına taşımamız gerekiyor. Çocuklarımızı, arkadaşlarımızı ve sevdiklerimizi bu tehlikeye karşı bilinçlendirmek hepimizin görevi." (İLKHA)