Röportaj

“Diziler ve filmlerle İslam’ın kabul etmediği ilişkiler normalleştirilmeye çalışılıyor”

Televizyon dizileri ve sinema filmleri aracılığıyla toplumda İslam’ın kabul etmediği ilişki türlerinin normalleştirilmeye çalışıldığını belirten Mil-Diyanet-Sen Şanlıurfa İl Başkanı Ömer Çapan, özellikle dizilerde ve filmlerde aile yapısını zedeleyen, ahlaki değerlerle çatışan senaryoların arttığını vurguladı.

Mil-Diyanet-Sen Şanlıurfa İl Başkanı Ömer Çapan, televizyon dizileri ve sinema filmlerinin toplumda büyük manevi zararlara yol açtığını belirtti. Çapan, diziler ve filmler aracılığıyla İslam’ın kabul etmediği ilişkilerin normalleştirilmeye çalışıldığına dikkat çekti.

Çapan, özellikle televizyon ve sinemada, gayri ahlaki ilişkilerin gözler önüne serilmesinin, toplumun manevi yapısını ve aile bağlarını zedelediğini ifade etti. Ahlaka aykırı içeriklerin, boşanma oranlarının artmasına, gençlerin ailelerinden uzaklaşmasına ve kötü alışkanlıkların yayılmasına neden olduğunu kaydetti.

Bu durumu çözmek amacıyla, RTÜK bünyesinde bir Ahlak Denetim Kurulu kurulmasını öneren Çapan, kurulun Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan bir görevli ile yönetilmesi gerektiğini belirterek, televizyon programlarının ve dizilerinin topluma nasıl bir fayda sunduğunun denetlenmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Çapan, bu konuda toplumu ve yetkilileri duyarlı olmaya çağırarak, özellikle gençliği koruma adına gerekli adımların atılması gerektiğini belirtti.

“Bir toplumda manevi kalkınma olmadan maddi kalkınma olmaz”

Ömer Çapan

Çapan, “Bizler, manevi ilkeli liyakatli sendikacılık yapmak adına hem toplumdaki manevi tahribata yönelik çözüm önerileri sunmak hem de toplumun manevi olarak gelişmesi ve kalkınması adına değişik zaman ve mekanlarda çalışmalar yapıyoruz. Şuna inanıyoruz ki, bir toplumda manevi kalkınma olmadan maddi kalkınma olmaz. Bundan dolayı da özellikle son zamanlarda sık sık gündeme getirdiğimiz gibi televizyon ekranlarından, programlardan, sinema ve dizi gibi filmlerden maalesef topluma çok büyük zararlar gelmektedir. Toplumun hem manevi yönden ahlakını bozmakta hem de gayri ahlaki ilişkileri gözler önüne getirerek adeta toplumun tamamı gayri ahlaki bir hayat içerisinde yaşıyormuş gibi bir izlenim oluşturulmaktadır. Televizyonlardaki filmler ve diziler, özellikle İslam düşmanlığı olarak nitelendirilebilecek görseller ve temalarla hem toplumun maneviyatını zedelemekte hem de aile bağlarının zedelenmesine, boşanmaların çoğalmasına, gençlerin aileden uzaklaşmalarına ve birçok kötü alışkanlığın yayılmasına sebep olmaktadır. Kurulduğumuz ilk günden itibaren bu durumu gündeme getiriyoruz ve çözüm önerisi de sunuyoruz. Çözüm önerimiz, RTÜK bünyesinde Ahlak Denetim Kurulu'nun oluşturulması ve burada Diyanet İşleri Başkanlığından bir görevli de yer alacak şekilde yönetilmesidir. Bu kurul, RTÜK gözetiminde televizyonlardaki gayri ahlaki, İslam’a ve toplumun dini değerlerine aykırı programları denetleyip, ahlaka aykırılığı tespit ederse yayınlanmasını engellemelidir.” dedi.

“RTÜK’te ahlaki denetim kurulu oluşturulmazsa, bu tür içerikler devam edecektir”

RTÜK’e denetim masası kurulması gerektiğini ifade eden Çapan, “Bugün, her kurumda denetim masaları bulunuyor; nasıl ki maliyede, içişleri bakanlığında ve saymanlıkta denetim masaları varsa, RTÜK’te de böyle bir masa olmalıdır. Bu masada Diyanet İşleri Başkanlığından bir uzmanın bulunması çok elzemdir. Geçenlerde, malumunuz olduğu üzere, ‘Arka Sokaklar’ dizisinde Müslümanlara ve tarikat ehline yönelik ahlaka aykırı bir durum ortaya çıktı. Bu dizide, bir şeyhin torununa yönelik yapılan yanlış bir uygulama, toplumda İslam’a karşı olumsuz bir algı oluşturmayı amaçlıyordu. Bu durumu RTÜK’e bildirdik ve hemen ardından Cumhurbaşkanımız da RTÜK’e bir çağrıda bulunarak cezai işlem uygulanmasını sağladı. Ancak bu maddi ceza yeterli değildir. Eğer RTÜK’te ahlaki denetim kurulu oluşturulmazsa, bu tür içerikler devam edecektir.” şeklinde konuştu.

“Toplumun ahlakını, dinini ve maneviyatını korumak, devletin en önemli görevlerindendir”

Birçok kanalda, dizi ve filmlerde aldatma, yalan, sahtekarlık, kısa yoldan zenginleşme ve israf kültürü gibi değerlerin öne çıkarıldığını belirten Çapan şöyle devam etti: “Nüfusun çoğunluğunun Müslüman olduğu bir ülkede, RTÜK’ün görevini yerine getirirken mutlaka içeriklerin belli bir standarda sahip olması gerekmektedir. Üretilen içerikler, topluma nasıl bir fayda sağlıyor, gençlerimize nasıl bir katkı sunuyor, aile yapısına nasıl bir etki yapıyor, bunlar mutlaka denetlenmelidir. Ancak, şu an birçok kanalda, dizi ve filmlerde aldatma, yalan, sahtekarlık, kısa yoldan zenginleşme ve israf kültürü gibi değerler ön plana çıkmakta ve toplumun manevi yapısına zarar vermektedir. Toplumumuzun dindar kesimi, dinine, inancına ve örflerine böyle bir hakareti kesinlikle kabul etmiyor. Bizler, toplumun ahlakını, dinini ve maneviyatını korumanın devletin en önemli görevlerinden biri olduğunu düşünüyoruz. Devlet, nasıl sağlık ve güvenlik gibi konularda tedbir alıyorsa, aynı şekilde toplumun dini ve manevi değerlerini de korumalıdır. Çünkü bugün toplumumuz, gençlikten kaynaklanan büyük bir manevi tehdit ile karşı karşıyadır. Boşanma oranları, madde bağımlılığı ve diğer kötü alışkanlıklar, geleceğimizi tehdit etmektedir. Bu tehditlere karşı, RTÜK’te oluşturulacak bir Ahlak Denetim Kurulu ile mücadele edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu konuda da yetkilileri göreve çağırıyoruz.”

“Bir milletin gerçek gücü, tankı ve topu değil, imanlı ve inançlı gençliğidir”

Çapan, son olarak şunları söyledi: “Mil-Diyanet-Sen olarak, bu sorunu tamamen çözene kadar gündeme getirmeye devam edeceğiz. Bir milletin gerçek gücü, tankı ve topu değil, imanlı ve inançlı gençliğidir. Bu gençliği korumak için her türlü eylemi, tepkiyi ve çözümü ortaya koymaya kararlıyız. Bugün diziler ve filmlerle, sanki başka bir toplumda yaşıyormuşuz gibi bir izlenim verilmeye çalışılmakta. İslam’ın kabul etmediği, toplumumuzun kabul etmediği ilişkiler ön plana çıkartılmakta ve bunlar normalleştirilmeye çalışılmaktadır. 10 yıl önceki toplum ile bugünkü toplum arasındaki farkları görmekteyiz ve bu değişimin en büyük sebeplerinden biri, radyo, televizyon ve sosyal medyanın gayri ahlaki hayatı özendirmesidir. Bu yüzden, daha da geç kalmadan, toplumun her kesimiyle birlikte, ahlaksızlığa, rezilliğe, fuhşiyata ve hayasızlığa dur demek gerekmektedir. Toplumun bütün fertlerini ve yetkilileri, bu konuda önlem almaya davet ediyoruz.” (İLKHA)