Röportaj

Dr. Öğretim Üyesi Ceylan: isral'in, Lübnan'a saldırması bölgesel bir savaşa dönüşür

Mardin Artuklu Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi akademisyen Ahmet Ceylan, işgal rejiminin, Lübnan’a karşı işgali genişletmesiyle ne tür sonuçlar alınacağı konusunda önemli değerlendirmelerde bulundu.

Lübnan ve Lübnan Hizbullah'ı ile işgal rejimi arasında yaşanan çatışmalara ilişkin İLKHA'ya değerlendirmelerde bulunan Mardin Artuklu Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi akademisyen Ahmet Ceylan, işgal rejimi, HAMAS’a destek veren Hizbullah'ı yok etmenin peşinde olduğunu kaydetti.

İşgal rejiminin amacı, Hizbullah'ı da HAMAS gibi ve en azından Hizbullah'a destek veren ve Lübnan halkının yüzde 40'ını geçen Şii kesimin oluşturduğu Güney Lübnan'da bir yıkım yapmanın peşinde olduğunu belirten Ceylan, ancak işgal rejimin normal konvensiyel bir savaş ile Hizbullah'ı yok edecek bir gücü olmadığını vurguladı.

Ceylan, siyonist işgal rejimi nükleer başlıklı silahlar kullanarak Lübnan’a savaş açacağı takdirde, Lüban’a sınır komşuları olan Suriye ve İran'ın buna tamamen seyirci kalmayacağını ve savaş boyutunun bölgesel bir savaşa dönüşme ihtimali olacağını ifade etti.

“Mezopotamya veya Doğu Akdeniz havzasındaki huzursuzluk oluşmuşsa israil'le bir bağlantısı vardır

siyonist işgal rejiminin Orta Doğu’nun huzurunu, ekonomik kalkınması ve gelişmesini sürekli baltalamakta olduğunu vurgulayan Ceylan, “israil bölgede zoraki kurulmuş tümör, kanser gibi sözde bil ülkedir. Orta Doğu’nun huzurunu, ekonomik kalkınması ve gelişmesini sürekli baltalamaktadır. Mezopotamya veya Doğu Akdeniz havzasında eğer bir ülkede huzursuzluk oluşmuşsa, kesinlikle bunun israil'le bir bağlantısı vardır. israil'le bağlantısı vardır derken, doğrudan israil'in yapması gerekmiyor aslında. siyonist ideolojinin güdümünde olan, siyonistlerin sahip olduğu sermayenin, basının, akademiyanın, hatta adalet dışı yargı gücünün etkisinde olan ülkelerin bir bağlantısı var demektir. 2011-12'li yıllarda başlayan Arap Baharı dediğimiz hareketin bile bununla bir ilgisi var. Çünkü siyonizmin güdümünde olan küresel güçler, özellikle Orta Doğu'da bazı ülke liderlerini, son kullanma tarihlerini doldurduklarını anladılar. Halklara bir heyecan verdiler. Ondan sonra ayağı kaldırdılar. İşte demokrasi, insan hakları, cumhuriyet adı altında insanları ayaklandırdılar ve bu ülkelerin enerjisini bir şekilde boşalttılar. Gençlerini heba ettiler ve yerine gelenler bir öncekini aratır cinste olan kişiler oldu yine. Bu açıdan baktığımız zaman Orta Doğu'da ne olursa olsun, kesinlikle israil'in güvenliği ile ilgilidir. israil 2010'lu yıllardan bugüne kadar güvenlik açısından en rahat 10 yılını yaşamıştır. Mısır, Arap Baharı'nda yönetim değiştirdi. Halkın serbest seçimlerle, halkın özgür iradesiyle seçilen Muhammed Mursi askeri darbeyle devirdiler. Bunu devirenler demokrasi şampiyonu olan Batı ülkeleri, Avrupa Birliği ve Amerika oldu.” şeklinde konuştu.

“Suriye'de eğer iç savaş yaşamaya devam ederse; bu Türkiye'nin, Mısır'ın, Ürdün'ün, Suudi Arabistan'ın, İran'ın istikrarsızlaşması anlamına gelecektir”

Suriye'de yaşanan iç savaş, diğer birkaç ülkelerin de ilerde yaşayacağı olumsuzluklar hakkında da değerlendirmelerde bulunan Ceylan, “Suriye'de hala ciddi manada bir iç savaş sürmektedir. Aslında küresel güçler isteseler Suriye'deki iç savaşı çok kısa bir sürede bitirebilirler. Bir aydan daha az bir sürede çok rahat bitirebilirler. Suriye'de eğer iç savaş yaşamaya devam ederse; bu Türkiye'nin, Mısır'ın, Ürdün'ün, Suudi Arabistan'ın, İran'ın istikrarsızlaşması anlamına gelecektir. Bu istikrarsızlaşma bu ülkeler arasında güven bunalımına sebep olmaktadır. Ekonomi ilişkilerinin gelişmesini engellemekte ve bu ülkeler arasında bir birliktelik, bir barış ortamının oluşmasını engellemektedir. Çünkü küresel güçler Suriye'de halkı değişik ideolojilere bölmektedirler. İran'ın gelip orada Esed rejimini desteklemesi tamamen mezhebi ve ideolojik bir şeydi. Esed'in yaptığı zulümlerin İslam'la, insanlıkla uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. İslam Cumhuriyeti olan İran sadece mezhebi yakınlık duyduğu için onu destekledi. 1970'li yıllardan beri kahrolsun Amerikan emperyalizmi, kahrolsun Amerikan faşizmi, kahrolsun Amerikan sömürgeciliği diyen PKK ve sol kesim, bu sefer de Amerika'yla beraber işbirliği yaptılar. Birbirine benzemezlerin bir araya geldikleri bir Orta Doğu inşa edildi. Bunun tek sebebi var. Bu özellikle Orta Doğu'nun istikrarsızlaştırılması ile ilgilidir. Orta Doğu istikrarsızlaştırılırsa ne olur? İlk önce israil kendi güvende hisseder. israil'e kafa tutacak derecede güçlenen bir ülke olamayacaktır.” ifadelerine yer verdi.

“israil, ara ara kendisine saldıran, HAMAS’a destek veren Hizbullah'ı yok etmenin peşindedir”

Lübnan ve işgal rejimi arasında yaşanan çatışmalara da değinen Ceylan, şunları kaydetti:

"israil 7 Ekim'den bu yana Filistin'in Gazze şeridini adeta böyle baştan sonra süpürme harekâtı şeklinde bombaladı. Bomba almayan bina neredeyse kalmadı ve sağlam bir tane yol, okul, hastane, cami kalmadı. Ciddi manada milyar dolarlarla ifade edilebilecek ekonomik anlamda şu anda Gazze'yi çökertti. Ekonomik açıdan maalesef bu durum HAMAS’ın bir zaferi değildir. Çünkü Gazze Şeridi 7 aylık bombardımandan sonra 7 yıla kadar ayağa kalkamaz. 38 bin 200'ün üzerinde ölü var. Bu ölülerin içerisinde 20 bini çocuk. 100 binin üzerinde yaralı vardır. Bu yaralıların çoğu sakat kalacak. Yarın öbürü gün sosyal entegrasyonu, geçimi ciddi manada bir problem olacak. Evet, HAMAS örgüt olan halkın içerisinde sağlam duruyor. Gücünden çok bir şey kaybetmedi. Ancak halkı perişan oldu. Şu anda israil, HAMAS dosyasını kapatmış değildir, masada tutuyor. israil, ara ara kendisine saldıran, HAMAS’a destek veren Hizbullah'ı yok etmenin peşindedir. Muhtemelen israil'in hesabı Hizbullah'ı da HAMAS gibi ve en azından Hizbullah'a destek veren ve hemen hemen Lübnan halkının yüzde 40'ını geçen Şii kesimin oluşturduğu Güney Lübnan'da da böyle bir yıkım yapmanın peşindedir. Bunu yapar mı, yapmaz mı? Gelecek bunu gösterir. israil'in kendi öz gücü buna sahip değildir. Evet, israil'in 180'e kadar Nükleer başlığı vardır. Bu nükleer başlığı bölgedeki hangi ülkelere karşı kullanılırsa çok dehşetli bir şey olur. Ancak normal konvensiyel bir savaş ile Hizbullah'ı yok edecek bir gücü yoktur. Çünkü Hizbullah HAMAS gibi değildir. HAMAS, kuşatılmış, ambargo altında. Mısır kendisine destek vermiyor.” şeklinde konuştu.

Ceylan, işgal rejiminin nükleer başlıklı silahlar kullanarak Lübnan’a savaş açacağı takdirde, Lübnan’a sınır komşuları olan Suriye ve İran'ın bu savaşa seyirci kalmayacağını ve savaş boyutunun ikili devlet arasından bölgesel bir savaşa dönüşme ihtimali olacağını kaydetti.

“Hizbullah'ın israil'i zorlayacağını düşünüyorum”

Ceylan, “Hizbullah’ın ciddi manada 10 binin üzerinde füzesi vardır. Belli oranda helikopterleri, hava gücü bile vardır. Son dönemde dünyada gittikçe önem kazanan SİHA ve İHA'ları vardır. Hatta geçenlerde yaklaşık 3 hafta önce Hizbullah insansız hava araçlarıyla israil'in bütün planlarını görüntüledi ve basına servis etti. Böylece israil'e gücünü gösterdi. Öte taraftan eğer israil, Hizbullah’a saldırırsa, Lübnan'a da bir saldırı olmuş olur. Dolayısıyla Hizbullah'ın israil'i zorlayacağını düşünüyorum. Eğer israil buna rağmen nükleer başlıklı silahlar kullanır Lübnan’a savaş açarsa, bu sefer Suriye'nin ve İran'ın buna tamamen seyirci kalmayarak, savaş boyutunun ikili devlet arasından bölgesel bir savaşa dönüşme ihtimali vardır. Bölgesel savaşa dönüştüğü zaman Suriye'nin içinde Amerika’sı, Rusya'sı, İran'ı var. Ayrıca Türkiye ciddi anlamda Suriye'den tehdit olarak algıladığı kesimler var. Bu unsurların da ve bu savaşa dâhil olmasıyla birlikte bu bölgesel savaşın çok daha büyüyebileceği bir savaşa evirilme ihtimali vardır. Bunların sonucunda da 3’üncü dünya savaşın başlamasına kadar ilerleme kaydedilebilir. Dünyada bulunan 8 milyar insanın belki 3’te biri düşebilir. Dünya yüzeyinde 20'nin üzerinde devlet arasında zaten savaşlar devam etmekte. Bunların daha da yaygınlaşacağı ve insanlığın bir topyekun bir yarı intiharına doğru götüreceğini düşünmekteyiz.” dedi.

Lübnan’ın geçmişte işgal rejimi ile yaşadığı savaştan yola çıkarak işgal rejiminin Lübnan’ın kuşatmasının hiç kolay olmayacağı gibi Lübnan’ın işgal rejimine kaşı savaş açacağını kaydeden Ceylan, “israil'in Lübnan'a saldırması kesinlikle Gazze'ye benzemeyecek. HAMAS gerilla savaşına çok da uygun olmayan bir coğrafyada yaşıyor. Evet, Gazze halkı çok büyük kayıplar verdi ama HAMAS’ın çok ciddi bir kaybının olmadığını düşünüyoruz. Hizbullah-israil arasında 2006 yılında 12 Temmuz-14 Ağustos tarihlerinde 35 gün savaşı gerçekleştirdi. Bütün dünyanın beklentisi, israil, Lübnan'ın güneyinden girecek, Beyrut'a kadar işgal edecek. Ancak hiç de öyle görülmedi. Hizbullah, çok çetin bir ceviz olarak çıktı. Dişe diş israil'le savaştı ve ciddi manada israil'e kayıplar verildiği gibi, israil'in öyle beklenen bir harekât gerçekleştirmesine de müsaade etmedi. Muhtemelen bu geçmişin tecrübesine bakarak Lübnan'ın işgal harekâtına girişeceğini düşünmüyorum.” ifadelerini aktardı.

Ceylan, “özellikle Şiilerin yoğun yaşadığı sivil bölgeleri ciddi manada bombardıman yapacağını düşünüyorum. Bunu önlemenin tek bir yolu vardır. Eğer Hizbullah Demir Kubbe'yi aşarak israil halkına, israil'in tıpkı Gazze'deki sivil halka veya ileride Güney Lübnan'daki sivil halka vereceği zarar gibi zarar verirse, bence israil için bu büyük bir yıkım olur ve Yahudiler için, siyonistler için büyük bir hayal kırıklığı olur ve ciddi manada israil'in içerisinde çok daha büyük huzursuzlukların çıkacağını beklerim. Bu ciddi manada hükümet değişikliğine ve siyasal çakıntılara sebep olacağını düşünüyorum. israil'in arkasında 300 küsur milyonluk Amerika, dünyanın en büyük ekonomi, askeri, politik, diplomatik gücü olan Amerika ve Avrupa Birliği var. Amerika 2 Kasım'da seçime girecektir. Seçim öncesinde böyle bir istikrarsızlığı kabul edeceğini düşünmüyorum. israil-Lübnan arasında karşılıklı zaman zaman saldırılar olur. Muhtemelen kasım seçimlerinden sonra Amerika'ya yeni bir yönetim geldiği zaman Lübnan'daki özellikle Şii yerleşim bölgelerinde ciddi bir bombardıman yapacağını düşünüyorum.” şeklinde ifade etti.

Amerika’nın Gazze halkına yardım adı altında sivillere karşı uygulamak istediği sinsi plan hakkında konuşan Ceylan, “Amerika'nın kuzu postunda ben 'Gazze'ye yardım yapacağım' diye yapmaya çalıştığı bir liman vardır. Muhtemelen Gazze'nin ikinci aşamasında bu liman üzerinden kaçmak isteyen insanları gemilere bindirecekler, uluslararası surlara taşıyacak ve burada bekletecekler ki HAMAS yok edilsin diye. Sonra bu insanların bir kısmı zorla Arap ülkelerine zorla gönderilecek. siyonistlerin planı budur. Ancak yüce Allah’ın da bir planı vardır. Küresel güçlere karşı beşeri planda bir güç şu an olmayabilir. İnşallah Hizbullah, israil’in Gazze’deki sivillere yaptığı zararın bir mislini israil’e verir, ağzının payını alır. Ancak bu şekilde israil caydırılabilir. Bu sonuç olursa muhtemelen Gazze ve HAMAS’ta rahatlar. Güney Lübnan ve Hizbullah bütün dünyaya karşı şerefli bir onur kazanmış olur.” şeklinde kaydetti. (İLKHA)