Gündem

Mardinli STK’lar'dan Kayseri’de olaylarla ilgisi olmayan Suriyelilere ait mülklerin tahrip edilmesine tepki

Mardin'deki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, Kayseri'de bir Suriyelinin, küçük bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulunmasının kabul edilecek bir yanının olmadığını, şahsın en ağır cezayla cezalandırılması gerektiğini ancak; olayla ilgisi olmayan yabancı uyrukluların mülklerine zarar verilmesini de tasvip etmediklerini söyledi.

Dün Kayseri’ye bağlı Danışmentgazi Mahallesi'nde Suriyeli bir kişinin 6 yaşındaki bir Suriyeli çocuğa cinsel istismarda bulunması üzerine çıkan olaylarda Suriyelilere ait iş yerleri yakıldı, araçları tahrip edildi.

Yaşanan olayda fail suçüstü yakalanırken, istismara maruz kalan çocuk ve ailesinin ise Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından devlet korumasına alındığı açıklandı.

Konuyla ilgili İLKHA’ya konuşan Mardin'deki STK’ların temsilcileri, yaşanan bir suçun tahribatlar oluşturarak tüm topluma mal etmenin doğru olmadığını vurguladı.

Mardin Umut Kervanı Derneği Başkanı Aziz Önen, yaptığı açıklamada, Kayseri'de olayın münferit olduğunu belirterek bu konuda tüm Suriyelilerin suçlanmasının yanlış olduğunu kaydetti.

Önen, "Avrupa'da yüz binlerce Türk yaşıyor. Orada suç işlenmiyor mu? Yani oradaki Türkler hiç mi suç işlemiyor? 2010’da Almanya İçişleri Bakanlığı'nın raporlarında Türklerin Almanya'da suç işleme oranı yüzde 9.3’tür. Almanya’da bir sene içerisinde 471 bin 812 suç işlenmiş. Bunların 99 bin 500'ü Türklerin işlediği suçlardır. Bunların içerisinde tacizler cinayetler, hırsızlık mevcut.  Almanya'da, Fransa'da, Avrupa'nın herhangi bir ülkesinde Türkler tarafından işlendiği zaman aynı şeyi Avrupalılar bunu gösterseydi bu şekilde mi karşılanırdı? Bu Müslümanlar ülkelerimize sığınmışlar. 10 bin kişiden bir kişi suç işlediğinde bütün halk hepsi suçlanıyor mu? 2021'de Türkiye İşleri Bakanı Süleyman Soylu yapılan araştırmalarda, Türklerin, Suriyelilerin iki katı kadar bir yıl içerisinde suç işlediğini açıklamıştı." dedi.

Kanunda, "suçun şahsiliği" ilkesinin olduğunu hatırlatan Önen, "Bir kişi suç işlemişse bu ister Türk olsun, ister Arap olsun, ister başka bir milliyetten olsun. Kanunlarımız var, emniyetimiz var, güvenli güçlerimiz var, mahkemelerimiz var. O insan alınır, götürülür. Ondan sonra cezası neyse cezası verilir. Ümit Özdağ ve buna benzer milliyetçilerdir halkı bu duruma gelmesinin sebebi." diye konuştu.

Mardin İlim Yayma Cemiyeti Başkanı Necmettin Başboğa ise tek bir failin işlediği suçu tüm topluma mal etmenin ne vicdani ne İslami ne de insani bir durum olduğunu vurguladı.

“Bu tür olaylara bizim hem İslami hem de insani olarak o perspektiften bakmamız gerekiyor”

Başboğa, "Yaşanan olayı topluma mal etmek, bir toplumu tehcir etmek, bir toplumu bu yapılan bu kötülükle itham etmek bizim adalet anlayışımıza da terstir. Maalesef yapılmak istenen, ırkçı siyonist güçlerin özellikle yabancı düşmanlığı üzerinden Müslümanları böyle bir organizenin içine sokması, böyle bir algıyı oluşturmasına yönelik bir çalışmadır. Kesinlikle buna alet olmayalım. Biz Müslümanlar olarak bizim inancımız belli, anlayışımız belli, ilkelerimiz belli. Bir kişinin yaptığı günahı öz kardeşine bile mal edemeyiz. Dolayısıyla bizim hem İslami hem de insani olarak o perspektiften bakmamız gerektiğini buradan duyurmak istiyoruz.” şeklinde konuştu.

Başboğa, “Gazze meselesi dururken, vahşi israilin 7 Ekim'den beri yaptığı katliamı örtbas etmek için, Müslümanları birbirine düşürmek, onların arasındaki o muhabbeti bitirmek için toplumu bu şekilde galeyana getirmek, bize hiç yakışmaz. Yıllardır biz bu kardeşlerimizi burada himaye etmişiz. Bir Ensar görevini yerine getirmişiz. Bu ırkçı emperyalistlerin amellerine alet olmayalım. Orada işlenen suç ve suçu işleyen kişiye karşı durmak ve gerektiği cezayı vermek lazım. Tüm toplumu cezalandırmak adalet değildir.” ifadelerini kullandı. (İLKHA)