Memur-Sen, Enerji Bir-Sen, Ulaştırma Memur-Sen, Eğitim-Bir-Sen, Sağlık Sen, Büro Memur-Sen ve Birlik Haber Sen; Memur-Sen çatısı altında düzenlediği ortak basın açıklamasında, "Angarya olmasın, akıttığımız terimizin karşılığı verilsin, toplu sözleşme hükümlerimiz engellenmesin, parasal maliyet için hukuksuzluk ve sosyal maliyet üretilmesin." dedi.
Memur-Sen Adıyaman Şube binasında düzenlenen bası açıklamasını Memur-Sen Adıyaman Şube Başkanı Mehmet Demir okudu.
Demir, "Bir tarafta her yıl yeni rekorların yaşandığı yüksek enflasyon, diğer tarafta ise bütün bu kayıpları daha da büyütecek toplu sözleşme hükümlerimizin engellenmesi yer alıyor." dedi.
"Yeni sorunlar üretilip önümüze koyuluyor"
"Biz mevcut sorunların çözülmesini beklerken, bürokratik oligarşi tarafından yeni sorunlar üretilip önümüze koyuluyor." şeklinde konuşan Demir şöyle devam etti:
"Son 20 yıllık süreçte; demokratikleşme, özgürleşme ve sendikal örgütlenme alanında atılan bütün olumlu adımlar; bir bir geri alınıyor, kazanımlarımıza göz dikiliyor ve hukuk düzeni yıkılıyor. Anayasa ile hüküm altına alınan, Uluslararası Sözleşmeler ile korunan ve 4688 sayılı Kanun ile yasal çerçevesi belirlenen Toplu Sözleşme hükümlerimiz uygulanmıyor. Bugün burada bulunmamızın nedeni haklarımıza göz dikilmesidir. Anayasa Mahkemesi tarafından mart ayında toplu sözleşme ikramiyesi iptal edildi. Kamu görevlilerinin sendikal örgütlenmesini engellenmek, sendikal pazarlık gücünü etkisizleştirmek için kamu görevlilerimizden aylık 345 TL kesinti yapıldı."
"Servis hizmetinin kaldırılmasını kabul etmiyoruz"
Demir, "Tasarruf tedbirleri ile personel servis hizmetinin kaldırıldığı, koruyucu giyimin engellendiği, fazla çalışma ücretinin kısıtlandığı ve toplu sözleşme hükümlerinin engellendiği görülürken, sosyal hak olan lojman kiralarına ise fahiş artışlar yapılacağı açıklandı. Sosyal hayata etkisi düşünülmeden, toplu sözleşme kazanımı olduğu göz ardı edilerek; servis hizmetinin kaldırılmasını kabul etmiyoruz. Kamu hizmetinin devamlılığını sağlama noktasında önemli bir yere sahip olan servis hizmeti genelge ile kaldırılamaz, tasarruf tedbirlerine konu edilemez. Bir an önce bu yanlıştan dönülmesini bekliyor hem kamu görevlilerinin hem de esnafımızın olumsuz etkilenmesini istemiyoruz. Koruyucu giyim kazanımımız, 2012 yılından bu zamana 12 yıldır sürekli ve sorunsuz uygulanıyor. Madde hükmü diyor ki; 'Kime verileceğine, nasıl verileceğine, ne zaman verileceğine, nasıl muhafaza edileceğine ilişkin usul ve esaslar yetkili sendika ve ilgili kurum tarafından belirlenir.' Madde hükmü açık ve net olmasına rağmen, bu kazanımımız, bugün ne oldu da önce maliye bürokrasisi tarafından yazıyla daha sonra da genelge ile kısıtlanmaya çalışılıyor." dedi.
"Akıttığımız terimizin karşılığı verilsin"
Saat başı fazla çalışma ücretinin artırılması yerine kaldırılacak olmasına tepki veren Demir, "Koruyucu giyim kazanımımızın önündeki tüm haksız, hukuksuz ve yersiz engellemelerin bir an önce kaldırılıp, kamu görevlilerinin haklarının teslim edilmesini bekliyoruz. Fazla çalışma ücreti, tüm sendikalarımızın hizmet kolu toplu sözleşmelerinde 2012 yılından bugüne kadar yer alan bir husustur. Toplu sözleşmelerimizde fiili çalışmaya bağlı olmaksızın ödenmesi öngörülen fazla çalışma ücretleri yıllar sonra bir anda fiili çalışma yapılması şartına bağlanmaya çalışılıyor. Bütçe ile belirlenen ve saat başı 10 lira 10 kuruş olan fazla çalışma ücreti ile bir ekmek bile alınamaz iken; bu rakamın güncellenmesi yerine kaldırılması ya da ödenmemesi talimatlandırılıyor. Buradaki tasarruf nedir? Bütçeye ne kadar getiri sağlayacaktır? Biz diyoruz ki; angarya olmasın, akıttığımız terimizin karşılığı verilsin, toplu sözleşme hükümlerimiz engellenmesin, parasal maliyet için hukuksuzluk ve sosyal maliyet üretilmesin. Servis, koruyucu giyim ve fazla çalışma ücreti; toplu sözleşme kazanımımızdır. Anayasa'da belirtilen hakkımız, toplu sözleşme ile koruma altına alınan kazanımlarımız, hukuk hiyerarşisi içerisinde daha düşük olan genelge ile engellenemez. Lojman kiralarının rayiç bedeller üzerinden yenilenmesi konusu da tam bir muammadır." ifadelerini kullandı.
"Ocak ayında lojman kiralarına yüzde 25 zam yapıldı"
Lojman kiraları ile ilgili yapılan çalışmalara da tepki gösteren Demir, "Vatandaşlara yüzde 25 sınırı getirip, kira artışlarını sınırlamak isteyen devlet, kamu görevlilerine gelince rayiç bedeller üzerinden kira alınsın, sosyal tesis ve kamplar özelleştirilsin, diyor. Ocak ayında lojman kiralarına yüzde 25 zam yapıldı. Bunun üzerinde bir daha zam yapalım, kamu görevlilerinin gelir sıkıntısını büyütelim diyorlar. Kamu görevlisi bu gelirle; sadece devletin sosyal tesislerine gidebiliyor, sadece lojmanda hayatını ikame ettirebiliyor, sadece kamplarda ailesini tatile çıkarabiliyor. Bunlara müdahale edilmesi anlaşılabilir, hak verilebilir bir durum değildir. Teknik personelin mali ve özlük hakları ile çalışma şartları ortada…Devletimize ve milletimize yapmış oldukları katkılar herkes tarafından biliniyor. Teknik ve idari personelimizin mali ve mesleki sorumlulukları herkes tarafından görülüyor. Ama teknik personelin mali haklarının yetersizliği, iş sağlığı ve güvenliği noktasındaki eksiklikleri, mesleki sorumluluklarının gereği kamu işvereni tarafından görmezden geliniyor. Teknik ve idari personel ilave iyileştirme bekliyor, çalışma barışının sağlanmasını istiyor. Diğer taraftan, kamu işveren tarafından söz verilen ve Memur-Sen tarafından kayıt altına alınan; birinci dereceye 3600 ek gösterge konusu hala çözüme kavuşmadı." şeklide konuştu.
"Emekli aylıklarının düşüklüğünü, emeklilerin kırgınlığını herkes biliyor"
Emekliler mağduriyetinin ciddi boyutlara ulaştığına değinen Demir, "2023 Temmuz ayında verilen seyyanen zammın emekli aylıklarına yansımaması nedeniyle büyük bir adaletsiz ortaya çıktı. Görev aylığı-emekli aylığı arasındaki bağ kopartıldı. Emekli aylıkları pazar, market fiyatlarına yetişemiyor. Emekliler gelir kayıplarını çok derinden hissediyor. Emekli olmayı bekleyen kamu görevlilerimiz ve emekli kamu görevlilerimiz için birinci dereceye 3600 ek gösterge çok önemlidir. Tazminat yansıtma oranları ve ek göstergelerde bugünlerde gündemimizde olan bir diğer hususa da değinmek istiyorum: DHMİ genelinde zaten bozulmuş olan iş barışını daha da bozacak bir kanun teklifi dün TBMM'de görüşüldü. DHMİ de sadece bazı unvanları kapsayan kanun teklifinin revize edilmesi ve adil, kapsayıcı bir havacılık tazminatı düzenlemesinin Meclis'e getirilmesi gerektiğini ve teklif çekilmezse iş yavaşlatacağımızı, tüm sendika ve STK'larla ortak deklare ettik. Bu kolektif mücadelemiz, kararlı duruşumuz sonuç verdi. Teklif geri çekildi. Ancak hem TBMM'de süreçler devam ediyor, hem de havacılık tazminatındaki adaletsizlikler devam ediyor." dedi.
"Tazminatta üçüncü gruptakilerin mağduriyetleri devam ediyor"
Yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi çağrısında bulunan Demir "Elektrik ve teknik personele ilişkin verilmiş bir yargı kararı var ve uygulanmıyor. Tazminatta üçüncü gruptakilerin mağduriyetleri devam ediyor. DHMİ seyrüseferiyle, işletmesiyle bir bütündür, parçalanamaz, bölünemez. Bu konulardaki kararlı ve kolektif mücadelemiz, emek örgütleriyle ortak duruşumuz tazminatta adalet sağlanana kadar devam edecektir. Sonuç olarak toplu sözleşme ikramiyesinin kayıplarıyla birlikte iade edilmesini, servis hizmetine dokunulmamasını hatta daha da yaygınlaştırılmasını, Koruyucu Giyim Kazanımımızın önündeki engellerin kaldırılmasını, fazla çalışma ücretinin yetersizliği dikkate alınarak artırımlı olarak ödenmesini, lojman, sosyal tesis ve kampların faydaları dikkate alınarak yaygınlaştırılmasını, birinci dereceye 3600 ek göstergenin bir an önce hayata geçirilmesini, emekli aylıklarında hak kayıplarının giderilmesini ve ücretlerin adil bir seviyeye yükseltilmesini, uzun zamandır gündemde olan Mühendislik Meslek Kanununun çıkarılmasını, mühendis, mimar, teknik personel ile idari personelin mali, sosyal ve özlük haklarının iyileştirilmesini, havacılık tazminatında adil bir paylaşım istiyoruz." ifadelerini kullandı. (İLKHA)