Filistin

Şehid Yahya Sinvar için gıyabi cenaze namazı sonrası yürüyüş yapıldı

İşgalci siyonistlerin Gazze'de bir yıldan fazladır yaptığı vahşi soykırım ve saldırıları devam ederken, Şehid Yahya Sinvar ve tüm Filistin şehitleri için gıyabi cenaze namazı sonrası yürüyüş yapıldı.

Başkentliler, Ankara Filistin Dayanışma Platformu (ANFİDAP) öncülüğünde Ankara'nın Çankaya ilçesinde bulunan Tuğba Altınok Camii'nde bir araya geldi.

Öğle namazı sonrası cami önünde toplanan Kudüs sevdalısı halk, sık sık tekbir getirip sloganlar attı. Burada ANFİDAP'tan Barış Sağlam tarafından, Şehid Komutan Yahya Sinvar'ın vasiyeti okundu.

Şehidin vasiyetinin okunmasının ardından Şehid Yahya Sinvar ve tüm Filistin şehitleri için gıyabi cenaze namazı kılındı.

Cenaze namazının ardından büyük şeytan Amerika elçiliği önüne kadar yürüyüş yapıldı. ANFİDAP adına basın açıklamasını, Ahmet Gökberk Kurmuş okudu.

"Çifte vatandaş olup halen Gazze’de savaşanlara bir tedbir alınmamış olması çok vahimdir"

"Haçlı ordusu 100 yıl önce Kudüs'e doğru yürüyüşe geçti. 1000 yıllık hedeflerini İngilizler eliyle elde etti." diyen Kurmuş, "Yeni haçlı ordusu bir taraftan İslam’ın kalbi Kudüs'e, bir taraftan Beyrut’a, Yemen’e, Irak’a, Afganistan’a, Libya’ya, Suriye’ye ve Anadolu’ya doğru harekete geçti. Hepsinde farklı bir hikâye ve senaryo ile. Anadolu’ya ne oldu diyenlere 15 Temmuz’u hatırlatmak isterim. Ve yine hatırlatmak isterim ki Batılıların Gazze’nin başına getirmek istedikleri kişi olan Muhammed Dahlan, 15 Temmuz darbesinin önemli finansörü ve medyadaki organizatörü idi. Herkes teyakkuzda olsun, son hazırlıklarını yapsın. Uyumak ölüm, unutmak intihardır. Son 2 haftadır Gazze’nin Kuzeyi gıda girişindeki engellerle toplu soykırıma terk edilmişken bu mahlukara verilecek her bir gram petrol ve bir gram demirin hem bu dünyada hem de ahrette vebali vardır. Çifte vatandaş olup halen Gazze’de savaşanlara bir tedbir alınmamış olması çok vahimdir. İşgalcilere petrol nakleden Bakü Ceyhan boru hattında tedbir alınmamış olması çok vahimdir." ifadelerine yer verdi. 

"Sinvar’ın şehadeti bu ışıltılı imparatorluğunuzun çöküşünü hızlandıracaktır"

Kurmuş, "ABD Başkanı Biden dedi ki Yahya Sinvar’ın öldürülmesi; israil, ABD ve dünya için güzel bir günü temsil ediyor. Biz de diyoruz ki Sinvar’ın şehadeti bu ışıltılı imparatorluğunuzun çöküşünü hızlandıracaktır. Bu açıklamayı yapan ABD israilin BM Barış gücüne saldırısı ile alakalı bir cümle etmedi. Uluslararası İnsan Hakları Komisyonu dedi ki: 'Netanyahu bir savaş suçlusu. ABD de bu saldırıları kolaylaştırıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi hala tüzüğüne uyarak harekete geçmedi.' Batı 100 yıl öncesini tekrarlıyor. 100 yıl önce İzzeddin Kassam vardı, Osmanlı subayı, 15 kişi ile 500 kişiye karşı mücadele ederken şehit oldu. Dün Libya’da Ömer Muhtar vardı, Allah’a hamdolsun bugün bu bayrağı taşıyan İsmail Heniyye var, Yahya Sinvar var. Ömer Muhtar nasıl unutulmadıysa, Yahya Sinvar’da unutulmayacak. 'Müminlerden Allah'a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de şehitliği beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde sözlerini değiştirmemişlerdir.' (Ahzâb Suresi 23. Ayet) Bir ayet, bu kadar mükemmel ancak böyle bir şehadetle tefsir edilir." dedi.

"Ömrümü şehadetle taçlandırmak en büyük arzumdur"

Açıklamasının devamında Kurmuş, şunları aktardı: "Ahmet Yasin; 'Bizler direndik, ileri atıldık ve kaçmadık!' demişti. Bizler şahidiz ki öğrencileri de direndiler, ileri atıldılar ve kaçmadılar, en büyük temennileri olan Allah yolunda şehit oldular. Hayatını davasına adayan Sinvar, halkının özgürlüğü için savaşan bir lider olarak tarihe geçti. Onun yaşamı, Filistin halkının işgal altındaki mücadelesinin bir özetidir. Sinvar, ölüm için tıpkı önderi Halid bin Velid gibi şunları söylüyordu. 'Evet, ölümden korkuyorum. Kalp krizinden, koronadan veya trafik kazası ile, yatağımda yaşlı develer gibi ölmekten korkuyorum. Allah yolunda, dinim, vatanım ve mukaddesatım uğrunda ölmekten asla korkmuyorum. Kanımız en küçük şehidimizin kanından daha değerli değildir.' 'Ömrümü şehadetle taçlandırmak en büyük arzumdur.' Yahya Sinvar'ın üzerinden Peygamberimizin yaptığı günlük zikirler kitapçığı, 99'luk tespih ve Kalaşnikof çıktı. Bu eşyalar Diken ve Karanfil kitabındaki şu cümlenin açıklamasıydı. 'Kaybedecek neyimiz var? Sahip olduğumuz tek şey prangalarımız ve şu barınaklarımızdır. Neden korkacakmışız? Allah'a yemin ederim, izzetle geçmiş bir dakikalık hayat, işgal askerlerinin postallarının altındaki bin senelik hayattan daha iyidir' Yahya Sinvar, Diken ve Karanfil 61 yıllık hayatının 23 yılını, işgalci güçlerin zindanlarında geçirdi. Bu yıllar onun bağlılığını ve sabrını daha da güçlendirdi. O, hiçbir zaman vazgeçmedi; hapisten çıkar çıkmaz yeniden Mescid-i Aksa’nın özgürlüğü mücadelesine döndü. Yahya Sinvar’ın ölürken bile yanında taşıdığı tabancanın hikâyesini biliyor musunuz? Sinvar, bu tabancayı kendisine suikast düzenlemek için gelen Mossad ajanlarını öldürerek ellerinden alıyor. Ajanlarının akıbetini daha öğrenemeden çıktığı bir programda susturuculu suikast silahını beline takıyor. Düşmanları onu sığınaklarda ararken, o ön cephede, düşmanlarıyla göğüs göğse çarpışarak şahadete yürüdü. Onun şahadeti, tüm İslam ümmetine bir cesaret ve direniş ilhamı oldu."

"Sinvar, cephede ölümüne direndi, son nefesine kadar işgal ordusuyla çarpışarak şehid oldu"

Komutan Şehid Yahya Sinvar'ın şehadet gününde yaşadıklarını aktaran Kurmuş, "61 yaşında yaralı haliyle işgalci askerlerle çatıştı, bulunduğu binaya girmelerine izin vermedi, yaşanan çatışmada yaralandı, 3 kişilik ekibinden ayrılarak tek başına bir binaya sığındı, düşman tankları bulunduğu binayı hedef aldı, Sinvar üst kata çıkarak çatışmaya devam etti, Tanklar bir kez daha bulunduğu katı vurdu, işgalci piyade birliği Sinvar’ın olduğu binaya girmeye çalıştı ancak yiğit komutan onlara iki el bombası fırlatarak geri püskürttü. İşgal güçleri, binaya girmeye cesaret edemedikleri için drone gönderdi. Ayağı ve kolu yaralı, yüzü kapalı bir adam tespit ettiler. İşte nesiller boyu unutulmayacak o kare; Yahya Sinvar bir kolu ve bir ayağı yaralı halde saklanmayıp sağlam koluyla işgalcilerin dron’una tahta parçası fırlatarak karşılık verdi. Ardından tanklar binayı bir kez daha hedef aldılar. Ertesi gün yapılan tetkiklerle tek başına işgalcilere karşı savaşırken şehid edilen kişinin Yahya Sinvar olduğu tespit edildi. israil, Sinvar’ı sivillerin arasında saklanıyor bahanesiyle birçok katliam yaptı. Tünellerde saklandığını ve Gazze dışına kaçmak istediği iftirasını attı. Ancak Sinvar, cephede ölümüne direndi, son nefesine kadar işgal ordusuyla çarpışarak şehid oldu." şeklinde aktarıldı.

"Sinvar her zaman yer üstünde hareket ediyordu ve tünellerde saklanmıyordu"

Siyonist işgalci kaynakların haberi nasıl yazdıklarına da değinen Kurmuş, "israil kaynakları şöyle yazdı: 'israil ordusu, Yahya Sinvar'ı askeri üniformayla gösteren fotoğrafları sızdıranlarla ilgili soruşturma başlatacak.' Çünkü israilin Sinvar'ın sonu için istediği tablo bu değildi. Yine israil gazetesi Haaretz, israil ordusundaki üst düzey kaynaklardan aldığı şu bilgiyi paylaştı: 'Sinvar ve Muhammed Deyf esirleri kendine kalkan yapmıyordu. Sinvar her zaman yer üstünde hareket ediyordu ve tünellerde saklanmıyordu.'" dedi. 

"Yahya Sinvar’ın hayatı, direnişin bir sembolü olarak nesiller boyu hatırlanacak"

Kurmuş, "Yahya Sinvar, kendisinden önceki komutanlarımız; İzzeddin Kassam, Ahmed Yasin, Abdullah Azzam, Rantisi, Yahya Ayyaş, Salih Aruri, İsmail Heniye, Hassan Abbud, gibi işgale karşı kurtuluş mücadelesinde en ön safta savaşırken şehit düştü. Tıpkı bu toprakların istiklali uğruna şehit düşenler gibi. İslam düşmanları tarih boyunca, İslami hareketin ve direnişin liderlerini şehid ederek bu davayı durdurabileceklerini zannediyorlar. Zalimlerin anlayamadığı nokta; Filistin’de zeytin ağacı gibi direniş erleri de yetişir. Yahya Sinvar’ın hayatı, direnişin bir sembolü olarak nesiller boyu hatırlanacak. O, sadece bir direnişçi değil, aynı zamanda özgürlüğün, cesaretin ve şehadetin anlamını yeniden tanımlayan bir kahramandı. Şehadeti, onun hayatının en doğal sonucuydu." ifadelerine yer verdi.

"Yahya’nın direnişi, tüm mazlum halklara bir ışık olacak nihayetinde zafer, inananların olacaktır"

Son olarak Kurmuş, "1970'li yıllarda bütün İslam dünyasının ve ezilmiş dünyanın rol modeli olarak Muhammed Ali diye bir efsane, bir kahraman çıkmıştı ortaya. Kendisini köleleştirmek isteyen efendilerine karşı direnişin, dayatmalara karşı itirazın bir sembolüydü o. Bu efsaneyi bu gerçek kahramanı gölgelemek için önce Rocky sonra da Rambo diye sahte, sentetik aktörler ürettiler. Şimdi de bu efsane kahramanlarımızı gölgelemek için içerde ve dışarıda birçok çaba olacak. Ama güneşin balçıkla sıvanması nasıl mümkün olmayacaksa Yahya Sinvar’ın, direnişlerin ilhamı ve gençlerimizin rol modeli olmasına da hiç kimse mani olamayacak. Artık hiç kimse bütün Araplar satılıktır, korkaktır diyemeyecek. Şimdi diyorlar ki: Yahya Sinvar sertlik taraftarıydı bundan dolayı ateşkes yapılamadı. Peki o zaman Heniye’yi neden katlettiniz. Onunla niye ateşkes yapmadınız. Başlattıkları mücadele İslam ümmeti için bir umut kaynağı olmaya devam edeceği gibi, Yahya’nın direnişi, tüm mazlum halklara bir ışık olacak nihayetinde zafer, inananların olacaktır. Nice nesiller yazdığınız bu destanla hayata tutunacak ve hayatın kalbinde insan kalmayı başaracak, sayenizde ümit karamsarlığa galip gelecek. Kaderin taksimindeki görev ve sorumluluğunuz buydu. Şüphesiz Allah size hesapsızca verecek. Allah şehadetinizi kabul eylesin. Bizleri bu zaferde memur eylesin. Kardeşlerimizin acısını dindirsin." diye belirtti.

Basın açıklamasının ardından Direnişin Cesur Komutanı Şehid Yahya Sinvar'ın şehadetinden önceki son görüntüleri olan ayağı ve kolu yaralı, yüzü kapalı bir şekilde işgal ordusuna ait drona bir tahta fırlattığı anı canlandırıldı. Şehidin son anları canlandırılırken duygu dolu anlar yaşandı. (İLKHA)