Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Kaan Demirbaş, dünyada giderek artan şeker tüketimine ve diyabet vakalarına dikkat çekti.
"Öğün atlamamak şeker bağımlılığını azaltmanın ilk adımı"
Tatlı krizlerinin önüne geçebilmek için şeker tüketiminde denge sağlanması gerektiğini vurgulayan Dr. Demirbaş, şunları söyledi:
"Şekeri yüksek tüketmeyeceğiz ki kan şekerimiz düştüğünde o çekilme krizini yaşamayalım. Öğünlerimize sadık kalacağız. Günde üç öğün beslenmeyi dengeli bir şekilde sürdüreceğiz. Sebze, et ve karbonhidratı alacağız; yani şeker de alacağız ama hepsi yeterli ve dengeli olacak. Öğünler atlandığında kan şekeri düşüyor ve bu kez normalde bir porsiyon yiyeceğimiz yemeği bir buçuk, iki porsiyona çıkarıyoruz."
"Bol su tüketmek tatlı krizini azaltıyor"
Şekerin suda çözünen bir madde olduğunu hatırlatan Demirbaş, toplumun çoğunun bilmediği önemli bir noktaya dikkat çekti:
"Yeterli su içtiğimizde kan içinde dolaşan şekeri daha düşük seviyede algılarız, hatta normalmiş gibi hissedebiliriz. Böylece şekerin sindirilmesi kolaylaşır. Ne kadar su varsa, o kadar şekeri kolay sindiririz."
"Yorgun vücut daha çok şekere yöneliyor"
Uyku düzeninin tatlı krizleri üzerinde doğrudan etkisi olduğunu belirten Dr. Demirbaş, "Vücut yorgun ve bitkin olduğunda, 'Enerjiye ihtiyacım var, bunu en kolay nereden alırım? Şekerden…' diye düşünüyor. Bu nedenle açlık hissi artıyor ve kişi tatlıya yöneliyor." diye konuştu.
"Doğal beslenmeyenler tatlı krizine daha yatkın"
Demirbaş, mevsiminde meyve ve sebze tüketmeyenlerin tatlı krizine daha açık olduğunu belirterek şunları kaydetti:
"Meyvede şekeri sindirmemize yardımcı pek çok madde var. Bu şekeri meyveden almak yerine işlenmiş ve paketli gıdalardan aldığımızda vücuda hiçbir yardımcı madde girmiyor. Kan şekeri hızla yükseliyor, ardından hızlıca düşüyor. Bu dalgalanma dengesizliklere ve ek hastalıklara yol açıyor."
"Egzersiz yapılmazsa yağ depolanıyor, insülin direnci gelişiyor"
Tatlı krizlerinin yalnızca beslenme değil, yaşam tarzıyla da bağlantılı olduğuna dikkat çeken Dr. Demirbaş, şu uyarıda bulundu:
"Egzersiz yaptığınızda vücuttaki fazla şeker ve yağ yakılır. Ancak sürekli oturan kişilerde bu maddeler depolanır ve yağ oluşur. Bu yağlar insülin direncine neden olur. Vücut artık insülini kullanamaz hale gelir ve kan şekeri sürekli yüksek kalır. Ardından diyabet ve başka hastalıklar ortaya çıkar."
"Magnezyum eksikliği bile tatlı krizini tetikleyebilir"
Sürekli tatlıya yönelen kişilerin magnezyum eksikliği açısından da değerlendirilmesi gerektiğini belirten Demirbaş, "Magnezyum eksikliği açlık hissini artırır. Sürekli tatlı tüketme isteği olan kişilerin magnezyum tahlili yaptırması önemlidir." dedi.
Diyabet alarmı: Dünyada 540 milyon, Türkiye'de 9 milyon hasta
Diyabetin son yıllarda hızla arttığını hatırlatan Dr. Demirbaş, tabloyu şöyle özetledi:
"Dünyada yaklaşık 540 milyon, Türkiye'de ise 9 milyon kişi diyabet hastası. Yani Türkiye'de her 9 kişiden biri diyabetle mücadele ediyor. Son 30 yılda katkılı ve yüksek şeker içeren gıdalara yönelimin artmasıyla diyabet vakaları da ciddi şekilde yükseldi. Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığı diyabetle mücadele kampanyaları yürütüyor. Toplum artık bu ürünlerin zararlı olduğunu fark etti ve tüketimi azaltma yönünde çaba gösteriyor."
"Tatlı krizini engellemek için basit ama etkili birkaç adım yeterli"
Tatlı krizine hiç girmemek için dengeli beslenme, yeterli su tüketimi, düzenli uyku, doğal gıdalarla beslenme, egzersiz ve ihtiyaç halinde mineral takviyesinin önemli olduğunu belirten Dr. Demirbaş, bu temel adımların uygulandığında tatlı krizlerinin büyük ölçüde önlenebileceğini ifade etti. (İLKHA)