Röportaj

Vaiz Gökalp: Kumar bağımlılığı, yalnızca bireysel değil toplumsal bir tehdit haline gelmiş durumda

Cizre İlçe Müftülüğü Vaizi Abdullah Gökalp, kumarın gençleri ve aileleri yok ettiğini, çözümün Kur’an ve sünnete dönmek olduğunu belirterek, "Kumar bağımlılığı, son yıllarda yalnızca bireysel bir sorun değil, toplumsal bir tehdit haline gelmiş durumda." dedi.

Kumar bağımlılığı, son yıllarda yalnızca bireysel bir sorun değil, toplumsal bir tehdit haline gelmiş durumda.

Kumarın kısa vadeli kazanç olduğu vaat edilse de, insana manevi ve maddi zararlar verdiği görülüyor.

Kumar hastalığının manevi olarak tedavi edilmesinin Kur'an ve sünnetle mümkün olacağını ifade eden Cizre İlçe Müftülüğü Vaizi Abdullah Gökalp, Allah'ın, nimetlerden, olabildiğince helal yoldan yararlanmayı emrettiğini ifade etti.

"Ayette, 'insanlara yeryüzünün helal ve hoş olanından yemeleri' emrediliyor"

Şeytanın amelinden olan kumar gibi, içki gibi pis şeylerden kendimizi sakındırmamız gerektiğini ifade eden Vaiz Gökalp, "Asrımızın bir felaketi olarak nitelendirilebilecek, oynarken tükenmek anlamına gelen kumar, İslam dini tarafından kesinlikle yasaklanmış bir davranıştır. İslam, öncelikle insanın dünyayı daha iyi yaşanır hale getirmesini, insanca bir hayat sürmesini sağlamak için çalışıp kazanmayı Allah'ın nimetlerinden, olabildiğince helal yoldan yararlanmayı emreder. İslam dini, alın teri dökmeden, çalışmadan ve emek vermeden kazanmayı yasaklamıştır. Nitekim Nisa Suresi 29. ayetinde Cenab-ı Allah: "Ey iman edenler, mallarınızı kendi aranızda batıl yollarla, haram yollarla yemeyiniz." buyuruyor. Araf Suresi 31. ayetinde ise "Şüphesiz şeytan, kumar ve içkide aranıza kin ve düşmanlığı koymak ister. Sizi namazdan ve Allah'ı zikretmekten alıkoymak ister. Şu ifadeyle bizi uyarıyor: "Artık vazgeçmeyecek misiniz? Bu haramdan, bu kumardan?" Ayrıca Bakara Suresi 168. ayetinde insanlara yeryüzünün helal ve hoş olanından yemelerini emrediyor. Sakın ha, şeytanın izinden gitmeyiniz. O sizin için apaçık bir düşmandır. diyerek bizi uyarıyor. Maide Suresi 91. ayetinde ise Cenab-ı Allah biz müminleri şu şekilde uyarmaktadır: "İman edenler, şüphesiz içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları gibi bunlar şeytanın amelinden olup pis şeylerdir. Onlardan sakının ki kurtuluşa eresiniz." Cenab-ı Allah, biz müminlere kurtuluşumuzun, şeytanın amelinden olan kumar gibi, içki gibi pis şeylerden sakınmakla mümkün olduğunu bildirmektedir. Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle emretmiştir: "Birisi arkadaşına 'Gel kumar oynayalım' derse, bunun için bir sadaka versin." Kumar oynamayı, hatta teklif etmeyi bile büyük bir felaket olarak görüp, bunun yerine sadaka vermeyi bize emreden Peygamber Efendimiz (a.s.m.) artık kumar oynamanın ne kadar büyük bir felaket olduğunu anlamamızı sağlamaktadır. Bir başka hadis-i şerifinde ise, "Kumar oynayan, anne-babasına isyan eden, içki içmeye devam eden ve dini başa kalkıp minnet edenlerin cennete giremeyeceğini" söyleyerek biz müminleri uyarıyor." ifadelerini kullandı.

"Bazı hastalıkların tedavisi sadece manevi reçetelerle mümkündür"

Manevi reçetelerle kendimize çeki düzen vermemiz gerektiğini söyleyen Gökalp, "Kumar, kısa vadede eğlenceli gibi gözükse de uzun vadede bireylerin ve dolayısıyla toplumların üzerinde ciddi zararlara sebep olup ağır sonuçlar bırakır. Kumar, öncelikle haksız bir kazançtır. İslam dini, insanlara haksız yerden, alın teri dökmeden kazancı yasaklamıştır. Peygamber Efendimiz (a.s.m.)'in bir hadisinde, "İki nimet vardır, insanların çoğu bunları değerlendirmekten aldanmıştır; bunlardan birincisi sağlık, diğeri de boş vakittir." Kumar masalarında sabahlayan gençlerimiz, kumar oynayan insanlarımız, bu hadisi dikkate alıp kendilerine çeki düzen vermelidir. Kumar, kaybedilen servetlerin yerine getirilmeyen sağlığın, dolayısıyla psikolojik rahatsızlıklara bile sebep olan bir tehlikedir. Sağlık bir kez kaybedildiğinde yerine gelmez. İrade zayıflığı da kumara müptela olanların bir diğer sorunudur. Kumara bağımlı olan kişi, iradesini kontrol edemeyip bir daha bırakamaz. Bazı hastalıkların tedavisi günümüz tıbbıyla mümkün olabilir. İnsan hastalandığında, bir yerinin ağrıması durumunda doktora gider, ancak bazı hastalıkların tedavisi sadece manevi reçetelerle, Kur'an ve sünnetle mümkündür. Dolayısıyla biz, manevi reçetelerle kendimize çeki düzen vermeliyiz. Kumar, toplumsal bir felakete sebep olur. Kumar hırsı, nice aileleri darmadağın etmiş, nice servetleri bir oturuşta yok etmiştir. Geride gözyaşı döken çocuklar, anne ve babalar bırakmıştır. Günümüzde internet aracılığıyla kumara daha kolay erişilebilmesi, sanal ortamdaki kumarın da tıpkı fiziki ortamda oynanandan farkı olmadığını göstermektedir. Ailelerden uzaklaşan gençlerimizi, hayattan ve gayelerinden uzaklaştıran bu durum, bahis siteleri ve poker oyunlarıyla maalesef ciddi bir şekilde etkilenmektedir. Kolay para kazanma ümidiyle gençlerimizi kandırarak nice hayalleri söndürmeye devam etmektedir. Kumarın sonucu maddi kayıplar, büyük paralar kaybedilmesi, borçlanma ve toplumun çöküşüne sebep olur. Psikolojik zarar, bağımlılık, aile ve sosyal ilişkilerdeki ciddi tahribatlar, dağılan aileler her gün sosyal medyada duyduğumuz ve gördüğümüz sorunlardır. Kumar, kişiyi suç ve yasa dışı faaliyetlere sürükleyebilir. Kaybedilen borçları ödemek için hırsızlık, cinayet gibi suçlara bile yol açabilir. Kariyeri ne olursa olsun kumara müptela olan insan, zamanla kariyerini de kaybedebilir. Toplumsal zararlar, dağılan aileler, yalnız kalan anne-babalar hep gözümüzün önündedir." şeklinde konuştu.

"Hastalıkların telafisi ancak tövbe ve istiğfar ile mümkündür"

Vaiz Gökalp, "Peki, çözüm önerileri nelerdir? Bunun için ne yapabiliriz? Bağımlı olanlara kesinlikle manevi bir destek verilmelidir. Kur'an'a, sünnete ve Resulullah'a dönerek kendimize, geçmişimize, yaptığımız hatalara iyi bir çizgi çekmeli, kendimize çeki düzen vermeliyiz. Peygamber Efendimiz (a.s.m.) "İşlenen günah, insanın burnunda asılı bir gerdanlık gibidir." demektedir. Bu hastalıkların telafisi ancak tövbe ve istiğfar ile mümkündür. Dolayısıyla, bu tarz insanları hedefinden, gayesinden, helal lokmadan uzaklaştıran bu illetten, hastalıktan kendimizi koruyabilmek için tövbe ve istiğfar etmeliyiz. Kumar, her başlangıcın sonu, umudun yok oluşudur. Hayatta tutunduğumuz sebeplerin avuçlarımızın arasında kayıp gitmesidir. Kazandım, kazanacağım derken asıl kaybettiklerimizin farkına varamayışımızdır. Peygamber Efendimiz (a.s.m.)'in bir nasihatiyle bitirmek istiyorum: "Sarıldıkça, yolunuzu sapmayacağınız iki emaneti size bırakıyorum. Bunlardan birincisi Kur'an'ı Kerim, diğeri de Peygamber Efendimiz (a.s.m.)'in sünnetidir." İnanıyorum ki ve umuyorum ki günümüz gençleri, inşallah kaybettikleri zamanları telafi etmek için Kur'an'a, sünnete, ya Resulullah'a (a.s.m.) sarılır ve yeni bir sayfa açacaklardır." dedi. (İLKHA)