Şanlıurfa’da yolun karşısına geçmek isteyen kadına otomobil çarptı Şanlıurfa’da yolun karşısına geçmek isteyen kadına otomobil çarptı

Peygamber Efendimiz ile Cebrail Aleyhisselam arasında Ramazan ayında gerçekleştirilen mukabele geleneği sahabelerden günümüze kadar ulaştığını söyleyen Turgut, mukabelenin İslam dünyasında önemli bir yer edindiğine dikkat çekti.

Mukabele kelimesinin kök itibariyle "kabele" kökünden geldiğini belirten Turgut, karşılıklı konuşmak, birisi konuştuğunda onu dinlemeye sözlük anlamıyla "mukabele" dendiğini ifade etti.

Peygamber Efendimizin Cebrail Aleyhisselam ile her Ramazan ayında, o güne kadar inen ayetleri karşılıklı okuduğunu söyleyen Turgut, vefatından önceki son Ramazan ayında ise, bu mukabele iki kez tekrarlanarak tamamlandığını belirtti.

“Cebrail (a.s.) ve Peygamberimiz ayetleri karşılıklı okumuşlardır”

Sahabelerin kendi dönemlerinde Peygamberimizden bize miras olan mukabele sünnetini aileleriyle sürdürdüğünü dile getiren Turgut, “Mukabele kelimesi, Arapça kökenli olup 'karşılıklı okuma ve dinleme' anlamına gelir. Bu gelenek, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile Cebrail (a.s.) arasında her Ramazan ayında gerçekleşen Kur’an okuma uygulamasına dayanır. Vahyin indiği dönemden itibaren her yıl Ramazan ayında, Cebrail (a.s.) ve Peygamberimiz (s.a.v.) o güne kadar inen ayetleri karşılıklı okumuşlardır. Peygamber Efendimiz’in vefat ettiği yıl, Kur’an baştan sona iki kez okunmuş ve bu sayede Kur’an-ı Kerim’in eksiksiz olarak korunması sağlanmıştır. Bu gelenek sahabeler tarafından da sürdürülmüş, Ramazan ayında aileleriyle bir araya gelerek Kur’an okuyup dinlemişlerdir. Allah Resulü (s.a.v.), sesi güzel olan sahabeler den Kur’an-ı Kerim dinlemiş, özellikle azap ayetleri geçtiğinde duygulanıp gözyaşı dökmüştür. Mukabele geleneği Osmanlı dönemi dahil olmak üzere tarih boyunca devam etmiş, günümüze kadar ulaşmıştır. Bugün hâlâ camilerde, özellikle Ramazan ayında sabah ve ikindi namazlarından önce mukabeleler düzenlenmektedir. Hatta bazı camilerde yoğun talep nedeniyle günde iki defa mukabele okunmaktadır.” şeklinde konuştu.

“Mukabele büyük bir manevi atmosferi barındıran bir ibadettir”

Allah’ın ayetlerini okumak için bir araya gelenlerin üzerine rahmet ineceğini ifade eden Turgut, “Kur’an-ı Kerim’in her harfine on sevap verildiği ve Ramazan ayında yapılan her ibadetin bin kat fazla sevap kazandırdığı düşünüldüğünde, mukabeleye katılmak büyük bir manevi kazançtır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bir hadisinde Allah’ın kelamını okumak ve dinlemek için bir araya gelen Müslümanların üzerine rahmet ineceğini, meleklerin onları kuşatacağını bildirmiştir. Bu nedenle mukabele, sadece bir okuma pratiği değil, aynı zamanda büyük bir manevi atmosferi barındıran bir ibadettir. Diyanet İşleri Başkanlığı, son yıllarda mukabelelere yeni bir boyut kazandırarak tefsirli mukabele uygulamasını başlatmıştır. Eskiden de bazı hocalar, cemaatin ihtiyacı olan ayetleri açıklardı, ancak bu uygulama günümüzde daha sistematik hale getirilmiştir. Tefsirli mukabelede, Kur’an okunduktan sonra dikkat çeken ve cemaatin anlayışını geliştirecek ayetlerin kısa açıklamaları yapılmaktadır. Kur’an-ı Kerim’i sadece okumak yeterli değildir, onun mesajını anlamak ve hayatımıza tatbik etmek de gereklidir. Kur’an, bir cevize benzetilecek olursa, lafzı kabuk, manası ise iç kısmıdır. Gerçek faydayı elde edebilmek için kabuğu kırıp içindeki özü almak gerekir. Sahabeler, bir ayeti iyice anlamadan diğerine geçmezlerdi. Biz de aynı şekilde Kur’an’ı sadece yüzünden okumakla yetinmeyip, onun bize vermek istediği mesajları hayatımıza yansıtmalıyız.” diye konuştu.

“Mukabele geleneği, kıyamete kadar devam edecek önemli bir mirastır”

Kur’an-ı Kerim öğrenme yaşı olmadığını belirten Turgut, “Mukabele geleneğinin yaşaması için Kur’an eğitimi küçük yaşlardan itibaren verilmelidir. Günümüzde, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 4-6 yaş aralığında çocuklara yönelik Kur’an kursları açılmıştır. Çocuklarımızı bu kurslara göndererek, onlara Kur’an-ı Kerim’i erken yaşta sevdirebiliriz. Eskiden Kur’an öğrenmek için imkânlar sınırlıyken, bugün teknolojinin sunduğu fırsatlar sayesinde herkes rahatlıkla Kur’an okumayı öğrenebilir. 70-80 yaşındaki insanlar bile Kur’an öğrenebiliyorsa, hiçbir yaşta geç kalınmış sayılmaz. Mukabele geleneği, kıyamete kadar devam edecek önemli bir mirastır. Onu sadece bir okuma pratiği olarak değil, bir yaşam rehberi olarak görmek ve bu bilinçle hareket etmek gerekir. Kur’an’ı okuyarak, anlayarak ve uygulayarak hayatımıza yön verirsek hem dünya hem de ahiret saadetini kazanabiliriz.” dedi. (İLKHA)

Kaynak: ilkha