Gazze'de gerçekleşen soykırım ve insanlığa karşı suçlar sebebiyle, işgalci siyonist rejimi yetkilileri, askerleri ve suçların devamına katkı sağlayacak nitelikte ürünleri işgalcilere ihraç eden şirket yetkililerinin de Türkiye'de yargılanması talebiyle MAZLUMDER tarafından Adalet Bakanlığı önünde basın açıklaması gerçekleştirildi.

Basın açıklamasına HÜDA PAR Ankara İl Başkanı Ahmet Karaarslan, Ankara Filistin Dayanışma Platformu bünyesinde bulunan STK Temsilcileri ve vatandaşlar katıldı. 

Açıklama öncesi Ankara Filistin Dayanışma Platformu adına Zeynel Abidin Özkan, MAZLUMDER Ankara Şube Başkanı Osman Yurt ve Kudüs Hukuk Platformu adına Avukat Mustafa Eminoğlu birer konuşma yaptıktan sonra MAZLUMDER Genel Başkanı Avukat Kaya Kartal, basın açıklamasını okudu.

Açıklamaya destek verenlere teşekkür ederek konuşmasına başlayan Kartal, "8 ayı aşan bir soykırım sürecinden bahsediyoruz. 8 ay geçti çocuklar öldü, kadınlar öldü, hastaneler bombalandı, mülteci kapları bombalandı ama görüyoruz ki uluslararası sistem tıkanık durumda. Uluslararası Adalet Divanı diye bir mahkeme soykırım suçlarıyla alakalı oluşturulmuş, verdiği tedbir kararlarıyla alakalı bugüne kadar herhangi bir işlem yapılamadı. Çünkü bu mahkemenin jandarması Amerika'nın da içinde olduğu Güvenlik Konseyi ve Amerika'nın onay vermediği hiçbir karara icra yetkisini kullanamıyor. Yine Uluslararası Ceza Mahkemesinin tutuklama kararlarına şahit olduk. Üst perdeden tehdit edildiklerini öğrendik. Resmi olarak da zaten Amerikalı senatörlerce tehdit edilmişlerdi." dedi.

"Meydanlarda ve caddelerde halk yapması gerekeni yapıyor"

HÜDA PAR Bingöl İl Başkanlığı: Gazze imtihanında tüm dünya sınıfta kaldı HÜDA PAR Bingöl İl Başkanlığı: Gazze imtihanında tüm dünya sınıfta kaldı

Bugün gelinen noktada uluslararası hukuk sisteminin tıkanmış durumda olduğunu aktaran Kartal, "Canlı yayınlarda bir soykırım hepimize izletiliyor. Peki Türkiye'de ne yapabileceğimizi dert etmeyecek miyiz? Tabi ki dert edineceğiz ve bu dertle bugüne kadar Ankara, İstanbul ve Türkiye'nin her yerinde haftanın 3-4 gününe sirayet edecek şekilde bazı yerlerde rutin olarak her hafta, haftanın her günü çeşitli eylemler, gösteriler ve protestolar yapıldı. Amerika konsoloslukları önünde, büyükelçilikleri önünde, çeşitli kamu kurum ve kuruluşların önünde meydanlarda ve caddelerde halk aslında yapması gerekeni yaptı. İstanbul'da israil konsolosluğu kuşatıldığında güvenlik endişesi sebebiyle işgalci israil rejimi kendi görevlilerini çekmek zorunda kaldı." ifadelerine yer verdi.

Toplumların yapması gerekenleri yaptığını, STK'lar olarak suç duyurularında bulunduklarını dile getiren Kartal, "Dedik ki bu rejim bir suç işliyor ve bu suç tüm insanlığa karşı. Bu suç bize karşı da işlenen bir suçtur. 'Yargılayın' dedik. Sonrasında 'Bu suç aynı zamanda destekleniyor' dedik. Tacirler tarafından, şirketler tarafından, israile sevkiyat yapan kurumlar tarafından yakıt desteği sağlayanlar tarafından… bunlarla ilgili de suça destek kapsamında bir yargılanma yapılması gerekiyordu ve bu kapsamda da suç duyurularında bulunduk. Yetmedi. Biliyoruz Türkiye vatandaşı olmasına rağmen çifte vatandaş olduğu için Gazze'ye gidip çocuk katliamlarına karışan arsız bir şekilde sosyal medyalarında da paylaşan Türkiye vatandaşları var. Pasaport Kanunu'ndaki açık hükme rağmen soykırım suçunun failleri ya da destekçileri oldukları ortada olmasına rağmen bunlarla ilgili de suç duyuruları oldu ve bunlara da henüz somut bir cevap alamadık." şeklinde belirtti.  

"Ey Adalet Bakanı bu yetkiyi bugün kullanmayacaksanız, bu maddeyi bu kanuna niye koydunuz?"

Son olarak Kartal, "Çok sayıda uluslararası sözleşme yanında, Türk Ceza Kanunu'nun 76. ve 77. Maddelerinde de düzenlenen 'Soykırım ve İnsanlığa Karşı Suçlar', dünyanın neresinde kime karşı işlenmiş olursa olsun Türkiye mahkemelerinde yargılanması gereken suçlar. Çünkü bu suçlar insanlığa karşı işlenmiş suçlardır. Hiç tanımadığımız kişilere karşı dahi işlense bize karşı da işlenmiş sayılıyor. Buna evrensel yetki kuralı diyoruz. Bu kural gereğince bu suç kapsamında kalan kişiler Türkiye'de yargılanması mümkündür. Türk Ceza Kanunu'nun 13. Maddesinde, maalesef bu imkânı Adalet Bakanlığını iznine bağlamış. Deniliyor ki Adalet Bakanlığının talebiyle yargılanma başlar. Biz Adalet Bakanlığının işini kolaylaştırdık, suç duyurularında bulunduk. 'Madem sen talep etmiyorsun biz başvurularımızı yapalım en azından izin ver' dedik. Aradan geçen zamana rağmen maalesef bu konuda de henüz bir izin almış durumda değiliz. Canlı yayınlarda gözlerimizin önünde soykırım işlenmeye devam ediliyor. Bizler burada bulunan kurumlar olarak destek veren kurumlarla birlikte Adalet Bakanlığına şunu soruyoruz; Türkiye'nin resmi tezi de Gazze'de bir soykırım yaşandığı yönde, bunu tartışmıyoruz. Ey Adalet Bakanı bu yetkiyi bugün kullanmayacaksanız, işgalci israil apartheid rejimi ve unsurlarını bugün yargılatmayacaksanız bu maddeyi bu kanuna niye koydunuz? Bu maddeyi kime karşı ne zaman uygulayacaksınız?" diye sordu. (İLKHA)

Kaynak: ilkha