Gazeteci Sabaz: Dünyada en katı laiklik Türkiye'de uygulanıyor Gazeteci Sabaz: Dünyada en katı laiklik Türkiye'de uygulanıyor

Kitap okumanın sadece okul çağındaki çocuklar için değil, herkes için zaruri bir ihtiyaç olarak görülmesi gerektiğini aktaran Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) Genel Başkanı Eğitimci Numan Gökmen, kitap okuma alışkanlığının, çocukların karakter gelişimine de katkı sağladığını belirtti. 

Ebeveynlerin, çocuğa kitap okumayı tavsiye edebilmesi için kendilerinin de kitap okumaları gerektiğine dikkat çeken Gökmen, bu hususta anne babalara fazlasıyla iş düştüğünü belirtti.

"Çocuklarımıza okumayı sevdirmemiz lazım ama önce anne babalar okumayı sevmeli"

"Oku" hitabının, Rabbimizin insana ilk ilahi emri olduğunu söyleyen Gökmen, "Oku derken Kur'an-ı Kerimi oku, hayatı oku, peygamberi oku, insanı oku, tabiatı oku, bilimi oku anlamındadır. Yazılı metinler var, görsel metinler var ve bir de kâinatı okumak var. Şu anda okullarımızda kendi kültürümüze uygun olarak ilkokullardan itibaren ortaokullarda ve liselerde kendimize dönük olarak masallardan hikâyelerden başlayarak temel eserlerimizin okunması lazım. Çocuklarımıza okumayı sevdirmemiz lazım ama önce anne babalar okumayı sevecek. Anne babalar belli zamanlarda evlerinde televizyonu kapatacak. İnternet ve telefondan elini çekecek. Çocuklarıyla beraber kitap okuyacak. Çocuklarımız kendi kültürümüze ait bir takım sahabe hikâyelerine ya da gelişmiş bir takım bilgilere eriştiğinde inanıyorum ki bu çocuklar kitap okumayı sevecekler ve kitap okumak için azmedecekler. Ama maalesef bugün çok kısa metinlerle çocuklarımızın yazışmaları meydana gelmekte. Bu da hem kendi dilimizi bozmakta hem de yabancıya özentiyi artırmaktadır. Bundan dolayı da bakanlık kitap okumaya ayrıca önem veriyor ama daha da geliştirilmesi için tedbirler alınmalı. Okullarda özellikle hikâye, masal ve seviyelerine uygun kitaplar bulundurulmalıdır." dedi.

"Kültürümüzden yabancılaşmayı engellemek için kendi kültürümüze ait kitapların okutulması gerekir"

Konuşmasının devamında Gökmen, şunları aktardı: "Yüz temel eser ile ilgili bir çalışma yapılmıştı. Ben bunu çok önemsedim. Geçmişte bu yapılmıştı, sınırlandırılan bu kaynaklar geliştirilebilir. Bu kaynaklar esas alınarak bakanlığımız yine bu çalışmayı devam ettirmeli Çünkü görüyoruz ki özellikle bazı kitaplar müfredatta olmamasına rağmen tavsiye ediliyor. Bu kitaplar, yabancı özentisini ve kültürünü ön plana çıkarıyor. Kültürümüzden yabancılaşmayı engellemek için kendi kültürümüze ait kitapların okutulması esas olmalı. Küçük çocuklarımız için TRT'de olsun diğer basında olsun bir takım yayımlarla çizgi filmlerle Keloğlan, Nasreddin Hoca ve bize ait figürlerle ilgili bir takım çizgi filmler ve masallar var. Bunlar güzel şeyler ve çocuklarımız gerçekten de önemsiyor. Bununla beraber küçük çocukların seviyelerine göre onların hayal dünyasına göre hikâyelerle başlanıp daha sonra küçük küçük temel eserler çocuklarımıza okutulmalı. Bu konuda, öğretmenlerimize de büyük görevler düşüyor. Çocuklar tanımadığı bir yazarın ya da içinde argo kelimeler olumsuz davranışlar sergilenen kitaplar satın alıyor. Ucuz diye bazı velilerimiz de bu kitapları alıyorlar. Çocuklarla ilgili içeriğinde ne var? Ne manaya geliyor. Bu çocuğu nereye götürüyor? Hangi hayal dünyasına götürüyor. Öyle kitaplar var ki inancımıza düşman kesilecek şekilde yabancı hayranlığı ve subliminal mesajlar veren eserler var. Bunlara çok dikkat edilmesi lazımdır."

"Kitap okumak boş zaman işi değil her zaman okunmalı"

Boş zamanlarınızda ne yaparsınız? Sorusuna "kitap okuyorum" cevabının yanlış olduğunun altını çizen Gökmen, "Boş zamanımda kitap okurum, sinemaya giderim ve futbol oynarım gibi bir takım şeyler deriz. Aslında kitap okumak boş zaman işi değil her zaman okunmalı. Eğer yapabiliyorlarsa anne babalar akşam çocuklarıyla oturduklarında 15 dakika bile olsa kitap okumalı, sonra da bunu özellikle seviyesi uygun olan çocuklara okutmalı, ve sonrasında birkaç soruyla da bunun değerlendirmesinı yapmalı. Çocuklarının seviyelerine göre ayda ya da 15 günde bir kitap okumalarını sağlamalı." ifadelerine yer verdi.  

"Üçlü sınav sistemi eğitim sistemini kilitliyor"

Gökmen, "Okullarımızda öğretmenlerimiz olsun, idarecilerimiz olsun, bakanlığımız olsun kitap okumayla ilgili bir takım çalışmaları var. Bu çalışmalar yeterli değildir. 19 milyondan fazla öğrencimizin olduğu bir dönemdeyiz. Ancak önümüzde üç tane büyük badire var. Nerdeyse Elmadağ, Erciyes ve Ağrı dağı gibi. Elmadağ'ı LGSY'e benzetirsek Erciyes Dağı'nı da ÖSYM sınavına benzetirsek Ağrı Dağı'nı KPSS'ye benzetebiliriz. Bu üçlü sınav sistemi eğitim sistemini kilitliyor. İster istemez veliler, öğretmenler, eğitimciler ve özellikle beklenti içinde olan öğrenciler maalesef sınav kaygısı taşıyor. Gelecek kaygısı taşıyor. Bir üniversiteye geçebilme iyi bir okulu bitirebilmenin, bitirdikten sonrada iyi bir işe atanabilmenin kaygısını yaşıyor. Bu manada meslek edindirmelerin zenginleştirilmesi, 28 Şubat öncesinde yapılmış olan bütün meslek liselerinin daha da geliştirilerek önlerinin açılması lazım. Başarılı çocukların meslek liselerine yönlendirilmesi lazım. 4 buçuk milyon lise öğrencisinin bir buçuk milyonu okumak istemiyor. Bu zorunlu eğitimden kesinlikle vazgeçilmesi lazım. Buna bir çözüm bulunması lazım." şeklinde belirtti.  

"Kültürümüzden uzaklaşan çocuklar, yabancı kültürlerin hayranı olup çıkabilirler"

Devamında Gökmen, şunları aktardı: "Okullarımızda öğretmene şiddet arkadaşa şiddet, akran şiddet, madde bağımlılığı, olumsuz davranışlar maalesef hat safhaya çıkmış durumdadır. Her ne kadar disiplin yönetmenliği olsa bile tedbir alamıyoruz. Gün geçmiyor ki arkadaş meselesi, kız meselesi, erkek meselesinden dolayı okullarda kavga hatta ölümler yaşanmasın. Bunun önü milli manevi değerlere yönelik olarak özellikle müfredat sistemi eğitim sisteminin değiştirilmesi ile alınması gerekir. Aksi halde bu çocuklar yarın Avrupa'nın, İngiltere'nin, Amerika'nın ya da israilin hayranı olup çıkabilirler. Kendi milletine, kültürüne ve insanına düşman olunacak seviyeye gelebilirler. Biz diyoruz ki milli manevi değerlerine dayalı müfredat sisteminin eğitim sisteminin şekillenmesi lazım."

"Maalesef günümüzde çoğu anne baba kitap okumuyor"

Son olarak Gökmen, "Maalesef günümüzde çoğu anne baba kitap okumuyor. İlkokulda çocuklar biraz okuyor ortaokulda kısmen okuyor. Anne babalar kitap okumayı sevmediği için çocuklar da okumayı sevmiyor. Eskiden televizyon olmadığında evlere gazete girerdi. Bu da kalktı. Bugün günümüzde insanların kitap okuma sayıları çok az. Sadece kitaptan değil insanlar internetten de okuyabiliyor. Okuma denince sadece kitapla sınırlandırmıyorum. Özellikle anneler eğer çocuklarının başarılı olmasını istiyorsa anne ve babalar evde kitap okumak zorundadır. Ebeveynler kitap okumuyorlarsa çocukları kitabı sevmez ve sevemez. Ebeveynler bir yaş gününü önemsediği kadar çocuklarına kitap sevgisini aşılamayı da önemsemeli" dedi. (İLKHA)

Kaynak: ilkha