Etkinliğe katılan Filisitinli Dr. Nihad Abunasser, Filistin'de yaşanan damların ve dünyanın bu dram karşısındaki sessizline değindi.
Panelin açılış konuşmasını, HÜDA PAR Gaziantep Kadın Kolları Başkanı Fatma Duran gerçekleştirdi.
"Hak ile batıl mücadelesi Hazreti Adem döneminde başlamıştır"
Duran, "Hazreti Adem'in yaratılması ve Şeytan’ın isyanı ile birlikte hak ile batıl mücadelesi başlamıştır. Şeytan, kendisine taraftar toplamak amacıyla var gücüyle çalışmaktadır. Çalışmasının neticesi olarak kendisine birçok taraftar toplamış ve taraftarlarıyla yeryüzünde bozgunculuk çıkarmıştır. Hazreti Adem’in oğlu Kabil’i kendi safına çekmesi ile beraber yeryüzünde ilk kanı dökerek, fitne çıkarmıştır. Daha sonra ise Nuh kavmi, Semud kavmi, Ad kavmi gibi azgın kavimlerle birlikte Nemrut ve Firavun gibi kendilerini ilah olarak tanıtan zalim yöneticiler aracılığıyla da yeryüzünde bozgunculuk yapmıştır. Roma ve Pers imparatorluğu, Haçlı Seferleri ve Moğol istilaları ile sürekli mazlumların kanları akmış ve yurtlarından edilmişlerdir." dedi.
“İhanet ve fitnenin sembolü yahudilerdir.”
"Tarih sahnesine çıktıkları ilk zamanlardan itibaren ihanet ve fitnenin sembolü haline gelen Yahudiler, kendilerinden olan peygamberleri dahi katletmekten çekinmemişlerdir." şeklide konuşa Duran, çöyle devam etti:
"Kendilerince, vadedilen toprakları alabilmek için her yolu mübah görmüş ve katletmeyi, fitne çıkarmayı kendi dinleri haline getirmişlerdir. Dünya üzerinde olan olayların arkasında Yahudiler çıkmaktadır. Bu durum tarihte olduğu gibi bu günümüzde de geçerliliğini korumaktadır. Kendilerine yurt edinebilmek için Müslüman ülkelerini istikrarsızlaştırarak parçalanmalarına ve çekişme içerisine girmelerini sağlamışlardır. Bununla beraber İslam düşmanları olan ülkeleri de aralarındaki ayrılıkları kaldırarak birleşmelerini sağlamışlardır. Zayıf olan Müslüman halklara karşı güçlü olan zalim bir topluluk oluşturmuşlardır. Oluşturmuş oldukları yeni düzende de istediklerini yapmakta ve kimseden de çekinmeden hareket etmektedirler."
"Antep işgal edildiğinde, İslam ümmeti dağınık bir haldeydi"
Duran, "Birici Dünya savaşı ile Müslüman ülkeler zayıflamış ve kendisinin zemin bulabileceği şartlar oluşturarak İslam diyarlarını işgal etmişlerdir. İşgal edilen yerlerden bir tanesi de içinde yaşadığımız Antep şehridir. Antep şehri, Fransızlar tarafından işgal edildiğinde İslam ümmeti dağınık bir haldeydi. Kafirlerin İslam beldelerine yaptıkları saldırılar, onların gücünden değil Müslümaların dağınıklarından kaynaklanmaktaydı. Fransızlar, Antep halkına istedikleri gibi hakaretlerde bulunarak Antep halkına zulüm ediyorlardı. Yaşanan bu zulme karşı direnen Antep halkı, bundan 103 yıl önce tüm imkansızlıklara rağmen mücadele ederek Fransızları Antep topraklarından kovmuşlardır." ifadelerini kullandı.
"Anneler olarak içimiz kan ağlamaktadır"
Duran, “Günümüzde de Filistin’de Gazze halkı soykırım ile karşı karşıyadır. Peygamber katili olan Yahudiler, her gün katliamlarına yeni bir tanesini eklemektedirler. Filistin’de yaşanan katliamları izlerken özellikle Anneler olarak içimiz kan ağlamaktadır. İslam ülkelerinin yöneticileri, yaşananları kınamaktan başka bir şey yapmamaktadır. Müslüman devletlerinin bu zayıflığını gören İsrail ve işbirlikçileri daha da azgınlaşarak katliamlarına devam etmektedirler. Müslüman halklar da bu zulmü engellemek için fiili olarak herhangi bir adım atamamaktadır. Çünkü İslam Ümmetinin arasında sınırlar çizilerek bağımsız ülkeler oluşturularak, İslam ümmeti bölünmüş durumdadır. Müslüman halklar kendi ülkelerindeki sınırlar içerisinde mahkum kalmış durumdadır.
Rabbim’den, Filistin’de akan bunca kanın ve yaşanan bunca zulmün Müslümanları Ümmet anlayışı ile bir vücut şeklinde birleşmelerine ve başta İsrail ve Amerika olmak üzere İslam düşmanlarının yok olmasına vesile olmasını diliyorum.
Sözlerimi burada noktalarken sizler için hazırlanan güzel program ile başbaşa bırakıyorum. Şimdiden bu programda emeği geçen kardeşlerime teşekkür ederim.
Rabbimizden bizleri Müslümanca yaşatmasını ve müslüman hal üzerinde emanetini almasını niyaz ederek sizleri Allah'a emanet ediyorum.” şeklinde konuştu.
Düzenlenen panelde konuşma gerçekleştiren HÜDA PAR Merkez Kadın Kolları Üyesi Esma Akbalık, Gaziantep'in kurtuluşunda kadının rolünü anlattı.
“Gaziantep savunması sırasında kadınların bir destek kuvveti olduğunu görüyoruz.”
Akbalık, “Bu gün burada 25 Aralık 1921’ de Gaziantep kurtuluşunun 103.cü yıldönümünü minnetle yad ederken, bu uğurda şüheda mertebesine yükselen tüm aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyoruz . Gaziantep’in kurtuluş savaşı sadece erkeklerin değil, kahraman kadınlarımızın da, canla başla mücadele ettiği iman dolu yüreklerle zafer'in kazanıldığı onurlu bir savaştır. Kurtuluş mücadelesinde kadınlarımız imanlarını ve cesaretlerini en güzel bir şekilde ortaya koyarak,Savaşın en kritik anlarında, Allah için can vermenin bilinciyle hareket ederek, Allah'ın izniyle cephede yaralı askerlerin tedavisini üstlenmiş mühimmat taşımış istihbarat görevleri yapmışlardır. Kadınlarımız düşmana karşı koyarken, İslam'ın kadına verdiği değeri ve Onuru bir kez daha göstermişlerdir. Gaziantep savunması sırasında kadınların yeri doldurulamaz bir destek kuvveti olduğunu görüyoruz. Cephe gerisinden cephedeki erkeklere destek olmak için ellerinden gelen tüm fedakarlığı en güzel bir şekilde sergilemişlerdir. Yaralıların bakımını üstlenmiş yiyecek, giyecek ve içecek ihtiyaçlarını karşılamış hatta bazen cephede savaşan askerlerin yerine bile geçmişlerdir.” dedi.
“Kadınlar cephede aktif bir şekilde rol almışlardır.”
Akbalık, “Gaziantep'in kurtuluşunda annelerimizin ve kadınlarımızın duaları zafer'in manevi gücü olmuştur. Kadınlarımız evlerinde sabaha kadar dua etmiş, cephede savaşan askerlere adeta her biri bir psikolog edasıyla manevi destek olmuşlardır. Analar evlatlarını cepheye gönderirken onları dualarla uğurlamış onların dönüşünü umutla beklemişlerdir bu dualar ve umutlar savaşın manevi cephesinde büyük bir güç olmuştur. Bu kahraman kadınlarımız sadece dualarıyla değil, fiili olarak da cephede ve cephe gerisinde çok büyük fedakarlıklar sergilemişler. Gerektiğinde çocuklarını ve ailelerini geride bırakarak cephede aktif bir şekilde rol almışlardır. Ayşe Bacı, Hatice Hanım, Yirik Fatma ve daha nice isimler cesaret ve teslimiyetleri ile tarihe isimlerini altın harflerle kazımışlar. Tarih bu kahraman, fedakar ve cesur Anaları asla unutmayacaktır.” şeklinde konuştu.
"Kadınlar Gaziantep'in kurtuluş mücadelesinde İslam'ın emrettiği değerleri yaşayarak da büyük bir rol oynamışlardır"
Gaziantep' düşman işgalinden kurtuluşunda mücadele eden kadınları hayat hikayelerine değinen Akbalık, "Yirik Fatma, Antep savunmasında kurduğu kadın müfrezesiyle, düşmana karşı aktif olarak savaşan cesur bir kadındı, hemşirelik , istihbarat ve lojistik gibi pek çok alanda görev yapmıştır. Hakeza, Antep'in kurtuluşuna vesile olan Şehit Kamilin annesi Hatice ana, oğlunun Şehadetinden sonra düşmana karşı gösterdiği cesur girişimi ile, halk ayaklanmış ve 11 aylık kuşatmanın ardından zulüm, ölüm, talan, açlık ve sefalet böylece son bulmuştu. Yani Gaziantep'in kurtuluşunda kadınların rolü, İslam'ın öğretileri ile yoğrulmuş bir mücadelenin adıdır. Kadınlarımız Allah'ın emirlerine ve Peygamber Efendimizin (Aleyhissalatu vesselam) sünnetine uygun olarak adalet ve hürriyet için savaşmışlardır." dedi.
"Kadın hem ailede hem de toplumda önemli bir rol üstlenmiştir"
İslam'da kadının yerinin toplumun temel taşı olarak belirlendiğine dikkat çeken Akbalık, "Kadın hem ailede, hem de toplumda, önemli bir rol üstlenmiştir. Gaziantep'in kurtuluşunda kadınlarımız bu rolü en güzel şekilde yerine getirmişlerdir. Onlar cesaretleri ve fedakarlıklarıyla İslam'ın kadına verdiği değeri bir kez daha gözler önüne sermişlerdir. Kadınlarımız Gaziantep'in Kurtuluş mücadelesinde sadece savaşarak değil, aynı zamanda İslam'ın emrettiği değerleri yaşayarak ve yaşatarak da, çok büyük bir rol oynamışlardır. Bu değerler Adalet, merhamet, cesaret ve fedakarlık gibi ulvi değerlerdir. Kahraman kadınlarımız, bu değerleri en güzel bir şekilde yaşatarak Gaziantep'in kurtuluşundan büyük bir pay sahibi olmuşlardır. Bununla da kalmayıp, gelecek nesillere mücadele, sabır, cesaret ve fedakarlığın, en güzel dersini vermişlerdir. Bu kahramanlardan Meryem Hanım, Gaziantep'in kurtuluşunda, şehrin savunmasına katkı sağlamış, önemli bir kadındır." ifadelerini kullandı
"Maalesef akıl işgaline, kalp işgaline maruz kalmışız"
Düzenlenen panelde konuşan Filistinli Akademisyen Dr. Nihad Abunasser, "Bugün Toprak işgali olmasa da maalesef akıl işgaline, kalp işgaline maruz kalmışız. Bugün düşman Gazze'de ne yapıyorsa geçtiğimiz yüzyıllardan kalanlardır. Geçtiğimiz son yüzyılda bütün bölgemiz, devletler, yapay sınırlar içerisinde asıl olan rotasından uzaklaştırıldı. Kim olduğumuzu unuttuk, unutturuldu bizlere. Biz maalesef özgür olduğumuzu sandık. Demokratik ve modern bir dünyada yaşadığımızı sandık.
iletişimin en güçlü olduğu bir zamanda haberin bütün dünyayı dolaştığı zamanda müreffeh hayatın en yüksek seviyede olduğu zamanda Gazze'de insanlar seslerini dünyaya duyuramıyor. İnsan hakları denen bütün sistem çökmüş durumda. Gazze'ye bir su şişesi uzatılamıyor. Bebekler donarak ölüyor Gazze'de. Son iki haftada beş bebek üşüyerek, donarak vefat etmiştir. Çünkü ısıtacak hiçbir şeyimiz yok Gazze'de. Elektrik zaten yok. Odun kalmamıştır." dedi.
Program, yapılan duaların ardından sona erdi. (İLKHA)