HÜDA PAR Genel Başkan Vekili ve Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir, TBMM'de düzenlediği basın açıklamasında, tek gündem maddesi üzerinden konuştu.

"Bugün tek gündem maddesiyle karşınızdayız." diyen Demir, "Malum Filistin'de seçilmiş meşru Başbakan İsmail Heniyye İran'da korkakça ve alçakça bir saldırıyla önceki akşam şehit edilmişti." hatırlatmasında bulundu.

"İsmail Heniyye'nin şehadetini Allah-u Teâlâ Filistin davasının zaferine vesile kılsın"

Demir, "İsmail Heniyye'nin şehadeti mübarek ve hayırlı olsun, Allah-u Teâlâ Filistin davasının zaferine vesile kılsın. Allah-u Teâlâ bu şahadet sonrasında İslam ümmetini ve Filistinli kardeşlerimizi büyük bir zaferle sevindirsin. siyonizmin ve siyonizmin arkasında duran destekçilerinin de kahru perişan olmalarına, mağlup olmalarına, darmadağın olmalarına vesile olsun inşallah. Şüphesiz ki hepimiz İsmail Heniyye'yi çok iyi tanıyoruz. Ödediği bedelleri biliyoruz. İslam davasına olan sadakatini mücadeleyle geçen ömrünü hepimiz biliyoruz. Ailesinin neredeyse tamamı katledilmiş, şehit edilmişti. En son kendisi de katledilerek ve şehit mertebesi ile ailesinin yanına gitti. Rabbim şehadetini bir kez daha mübarek etsin. Bu olayın değerlendirilmesi sonuçları çok önemli. Onların iyi okunması iyi tahlil edilmesi lazım ve bu olayın ne anlama geldiğinin de iyi değerlendirilerek İslam ümmeti tarafından özellikle doğru sonuçlar çıkarılması doğru adımlar atılması gerekir." dedi.

"Her gün ödenen bedeller daha da ağırlaşıyor"

29 Şubat günü basın mensuplarına HÜDA PAR'ın Gazze beyannamelerini ilan ettiklerini söyleyen Demir, devamında şunları aktardı:

"O beyannamede sadece bizim değil, birçok sivil toplum kuruluşunun da çalışması ve emeği vardı. Onu o gün geniş bir şekilde basın ile paylaşmıştık. O zaman birçok hususu dile getirmiştik. Hem toplumsal tepki hem uluslararası sahada devletlerin atması gereken adımlar hem İslam Ümmetinin atması gereken adımlar hem de Türkiye'nin atması gereken adımları orada net ve açık bir şekilde ifade etmiştik. Biz inanıyoruz ki eğer o zaman o adımlar atılsaydı durum şu anda bulunduğumuz noktaya gelmezdi. O zaman ifade ettiğimiz hususların ne kadar önemli olduğunu bugün bir kez daha net bir şekilde anladık. Eğer o zaman o adımlar atılsaydı, siyonizme ve siyonizmin dünyada insanlık için oluşturduğu tehlikeye yaptığımız işaretler hakkıyla açılsaydı, akabinde o adımlar atılsaydı bugün ödenen bu kadar ağır bedeller ödenmez, soykırım bugün geldiği noktaya varmaz, bu kadar ağır bir fatura ortaya çıkmazdı. Neticede her gün ödenen bedeller daha da ağırlaşıyor. Soykırım her geçen gün çok daha ağır boyutlara ulaşıyor. Her gün yüzlerce kardeşimiz; çocuklar, kadınlar, masum insanlar, siviller katlediliyor. Bu sürdürülebilir bir durum değildir."

"siyonizm bütün dünyaya savaş açmış bir durumdadır"

Terör şebekesi siyonistlerin bütün dünyaya savaş açtığını dile getiren Demir, "Bugün siyonizm bütün dünyaya savaş açmış bir durumdadır. Hiç kimsenin durduramadığı kontrolsüz bir güç noktasına gelmiş. Hepinizce de malum, son 24 saat içerisinde tam 5 ülkeye saldırılar düzenledi. İran'a, Lübnan'a Filistin'e, Suriye, Irak'a peş peşe saldırılar ve suikastlar düzenleyerek bütün dünya için, bütün İslam toplumu için, bütün insanlık için nasıl büyük bir tehlike, nasıl büyük bir tehdit olduğunu bir kez daha ortaya koydu, kanıtladı. Dolayısıyla biz bugün atılması gereken o adımları bir kez daha ifade etmek, o çağrımızı yenilemek, 29 Şubat'ta yayınladığımız Gazze Beyannamemizi bir kez daha sizinle paylaşmak ve atılması gereken adımları bir kez daha hem Türkiye kamuoyuna hem de İslam ülkelerine hatırlatmak isteriz ki bugün dahi bu adımlar atılırsa sorunun ciddi anlamda çözüleceğini hep beraber göreceğiz." ifadelerine yer verdi.

"siyonizm bütün dünya için bir tehdittir"

29 Şubat'ta HÜDA PAR'ın yayınladığı Gazze Beyannamesi'nde söylediklerini özetleyen Demir, "Biz o zaman ısrarla demiştik ki bu savaş israil çetesi ile Filistin savaşı değildir. Biz ısrarla diyorduk ki siyonizm insanlığa savaş açmıştır, insanlık için çok büyük bir tehdittir. Bu şekilde bir teşhisin, bir tarifin konulması lazım. siyonizm bütün dünya için bir tehdittir ve özellikle insanları tehdit edecek bir noktaya gelmiştir. siyonizmin savaşı sadece Filistin toprağı ile sınırlı değildir. Onların hedefinde 'arzı mevud' denen bir safsata var. israil, sadece Filistin ile değil, Irak, İran, Türkiye ve Suriye ile bu arzı mevud sınırlarına dahil olan bütün ülkelerle ciddi anlamda bir savaş halinde olduğunu net olarak ortaya koyuyor. Yani her ne kadar şu anda savaş, çatışmalar, Filistin ve Gazze'de odaklanmış olsa dahi aslında israil çetesinin savaşı, bu 5 ülkeyle ve bütün İslam Ümmeti iledir. 24 saat içerisinde 5 ülkeye yaptığı saldırılar da siyonizmin savaşının özellikle bu 5 ülkeyle daha geniş kapsamda ise bütün İslam alemiyle olduğunu net olarak biz bir kez daha görmüş olduk." şeklinde belirtti.

"siyonistler arzı mevud safsatasını hiçbir zaman örtbas etme ihtiyacı duymadı"

siyonist işgal rejiminin arzı mevud safsatasını hiç bir zaman gizlemediğini aktaran Demir, açıklamasına şöyle devam etti:

"siyonizm bunu hiçbir zaman gizlemedi. Arzı mevud safsatasını hiçbir zaman örtbas etme ihtiyacı duymadı. Her platformda, her ortamda bunu net bir şekilde ortaya koydular, insanların gözünün içine baka baka bütün bu emellerini ortaya koydular ve daha ileri de giderek bütün insanlığın aslında siyonizme hizmetkar olması gerektiğini net bir şekilde ortaya koydular. Halen bunu söylemeye devam ediyorlar. Dolayısıyla onlar bu emellerine varmak için milyonlarca insanı, bütün İslam alemini yok etseler dahi onların umurunda değildir. Yeter ki emellerine ulaşsınlar. Böyle bir çarpık anlayışları var ki bu onların dünya için ne kadar büyük bir tehdit oluşturduklarını da açık bir ifadesidir."

"Müdahale edilmezse siyonistler bu coğrafyayı ateş topuna çevirecektir"

siyonistlerin başta Türkiye'yi, İran'ı, Suriye'yi ve Irak'ı sonra bütün İslam alemini savaşa çekme çabasında olduğunun altını çizen Demir, "Biz eninde sonunda siyonizmin bütün bu ülkeleri bir şekilde savaşın içine çekeceğini biliyoruz, görüyoruz. Zaten asıl amaçları budur. Asıl amaçları bu ülkelerle savaşmak, onları yıkmak ve kendi emellerine ulaşmaktır. Dolayısıyla her ne kadar zaman bu savaşı geciktirse dahi eninde sonunda israil çetesinin bu ülkelerin tamamını savaşa bir şekilde çekeceğini, hepimize savaş açacağını net olarak görüyoruz. Son İran saldırısı zaten bunu ortaya koydu. Biz istesek de istemesek de siyonizm bu ülkelere savaş açacak, bizi bir şekilde savaşa katacak ve bu coğrafyayı ateş topuna çevirecektir." dedi.

"Lahey Adalet Divanı'nın verdiği kararlar bu çetenin bir de terör unsuru olduğunu belirtmiştir"

Açıklamasının devamında Demir, "HÜDA PAR olarak diyoruz ki; bunun farkında olmak durumundayız. israil çetesinin bir terör yapılanması olduğunu; kadın, çocuk, savunmasız insanları hedef alarak katliamlar gerçekleştirdiğini, sınır dışı operasyonları yapmaktan da çekinmediğini ve dolayısıyla bir devlet olmaktan öte bir yapılanma olmaktan öte aslında bir terör çetesi olduğunu net olarak hepimizin kabul etmesi lazım ve bütün insanları tehdit ettiğini kabul etmemiz lazım. Özellikle buna tepki gösteren ülkelerin artık Türkiye, İran, Suriye, Irak ve diğer İslam ülkelerinin hatta İslam ülkelerini aşan dünyada var olan diğer ülkelerin de buna terör devleti ismini koyması gerekiyor. Nitekim şu anda uluslararası sahada da zaten bu artık kabul gören bir şeydir. Lahey Adalet Divanı'nın verdiği kararlar ve açılan davalar da bu çetenin, bu yapılanın bir de terör unsuru olduğunu, bütün insanlığı tehdit ettiğini, soykırım yaptığını, masum sivil insanları katlettiğini zaten kabul etmiş bir durumda." diye konuştu.  

"Başta Türkiye ve diğer dünya ülkeleri bu siyonist çetenin bir terör yapılanması olduğunu deklare etmelidir"

Demir, "Biz net olarak bir kez daha gördük ki, siyonizm çetesinin durdurulmasının tek yolu yalnızlaştırılması şu ana kadarki ilişkilerinin gözden geçirilmesi, mahkum edilmesi, kuşatılması ve bütün sahalarda tek başına bırakılmasıdır. Bu yapılmadığı müddetçe bu çetenin durdurulması mümkün değil. Başta Türkiye olmak üzere diğer dünya ülkeleri bu siyonist çetenin bir terör yapılanması olduğunu deklare etmelidir. Bu yapılmadığı müddetçe yapılacak diğer bütün etkinliklerin, tepkilerin, faaliyetlerin de bir faydasının olmayacağını, bugüne kadar geçen süreçte net olarak gördük." ifadelerine yer verdi.

"Türkiye israili devlet olarak tanıma kararını gözden geçirmeli"

Başta Türkiye ve diğer ülkeler, terör şebekesini devlet olarak tanımaktan vazgeçmesi gerektiğinin altını çizen Demir, "İkinci adım olarak da herkesin onları devlet olarak tanımaktan vazgeçmesi lazım. Başta Türkiye... çünkü Türkiye israili devlet olarak tanıyan ilk ülkelerden bir tanesidir. Dolayısıyla artık Türkiye'nin de bu kararını gözden geçirmesi, tanımasını geriye alması, bir terör yapılanması olduğunu kabul ederek bütün ilişkilerini ve bakış açısını buna göre düzeltmesi gerekiyor. Bu da hangi derecede ilişkiler varsa bunların hepsinin iptal edilmesi, görevlilerinin geri çekilmesi ve siyasi anlamda var olan bütün münasebetlerin kesilmesi anlamına geliyor." şeklinde konuştu.

"siyonistlerle her türlü ticari ilişkinin de kesilmesi lazım"

siyonistlerle tüm ticari ilişkilerin kesilmesi vurgusu yapan Demir, "Direkt ve dolaylı olarak her türlü ticari ilişkinin kesilmesi lazım. Bu sadece Türkiye için değil, bütün İslam ülkeleri için söz konusu olmalıdır. Körfez ülkelerinin, israil ile ticaret yapan bütün İslam ülkelerinin direk ve dolaylı bir şekilde israile yapılan bütün ticareti kesmesi lazım. Birçok tepki ve gündemden sonra Türkiye her ne kadar ticaretini kestiğini deklare etmiş olsa dahi biz bir şekilde ticaretin devam ettiğini biliyoruz. Bu direk devlet anlamında bir ticari ilişki olmasa dahi şirketler üzerinden üçüncü aracı ülkeler üzerinden bir ticaretin devam ettiğini ve siyonist çetenin ayakta kalmasında halen Türkiye'nin bir katkısının, bir rolünün olduğunu biliyoruz. Ticari şirketler ya da resmi ticari ilişkiler olsun bunların hepsinin kesin bir tavırla kesilmesi ve bitirilmesi lazım." dedi.

"Türkiye ve soykırıma karşı tavrını ortaya koyup bütün ülkelerin hava sahalarını israile kapatması gerekiyor"

Açıklamasının devamında Demir, şu hususlara değindi:

"Diğer atılması gereken önemli bir husus da şudur; Türkiye ve bu soykırıma karşı tavrını ortaya koyup bunu bitirmek isteyen bütün ülkelerin hava sahalarını israile kapatması gerekiyor. Bu ister askeri uçuşlar olsun, ister sivil havacılık olsun hiçbir şekilde israile giden uçaklara bu hava sahasının kullandırılmaması lazım. Bu çok önemli bir adım. Şimdiye kadar böyle bir şey yapılmadı. Türkiye'nin bu noktada da üzerine düşeni yapması, öncülük etmesi ve böyle bir yol açması lazım. Bununla birlikte diğer bütün İslam ülkelerinin de bunu gerçekleştirmesi gerekiyor. Diğer bir husus, şu anda israile akan petrolün, enerjinin önemli bir kısmı Türkiye üzerinden gidiyor. Bu ister Türkiye'nin kendi ticareti olsun ister boru hattı ya da taşımacılık anlamında diğer ülkelerden israile aktarılan petrol olsun neticede Türkiye üzerinden gidiyor ve bunun önemli bir kısmı BOTAŞ'ın yaptığı bir taşımacılık olduğunu hepimiz biliyoruz. Türkiye bu taşımacılığı derhal kesmelidir. Bunun bu saatten sonra hiçbir izahı, hiçbir gerekçesi olamaz, hiçbir ruhsatı olamaz. Çünkü oraya giden petrolle, enerjiyle onların sanayisi, askeri yapılanması tamamıyla ayakta kalabiliyor. Katliamlar bu şekilde devam ediyor ve onların güçlerini biz kendi elimizle beslemiş oluyoruz. Bir kez daha ve ısrarla Türkiye yetkililerine çağrıda bulunuyoruz. Bu petrol taşımacılığının bir an önce durdurulması lazım."

"siyonist çeteyi ayakta tutabilecek ciddi hayat damarları kesilmeden yapılacak hiç bir eylem katliamı durdurmuyor"

siyonist çeteyi ayakta tutan bütün hayat damarlarının kesilmesi gerektiğini söyleyen Demir, "Bu adımlar atılmadan, siyonist çeteyi ayakta tutabilecek ciddi hayat damarları kesilmeden yapılabilecek her türlü tepki, etkinlik, söylem, demeç, açıklama, basın açıklaması gibi benzeri şeylerin hiç birisinin bir karşılığının olmadığını, bir işe yaramadığını bugüne kadar geçen 9-10 aylık süreçte net olarak gördük. Dolayısıyla bu önemli adımları atmaktan imtina ederek sadece söylem ile sınırlı kalmak, toplumu belki manipüle etmek, belki toplumu sadece meşgul etmekten öteye geçen bir şey değildir. Bunların katliamların durmasına, siyonist çetenin durdurulmasına bir katkısı yoktur ve bunlar hiçbir şey ifade etmez. Yetkililer katliamı durdurmak istiyorlarsa bu adımları atmalı, karşılığı olmayan, caydırıcılık ifade etmeyen söylem ve tepkilerden de vazgeçmelidir." dedi.

"İncirlik ve Kürecik üsleri kapatılmalı"

Türkiye'de bulunan İncirlik ve Kürecik üslerinin kapatılması gerektiğini dile getiren Demir, "Şu an Türkiye'de var olan NATO Üsleri ya da Amerikan üsleri ki Kürecik çok önemli bir radar üssüdür. İncirlik NATO'nun ve Amerika'nın ciddi anlamda istifade ettiği çok büyük bir askeri üssüdür. Bu üsler açık olduğu müddetçe bunların israile çok ciddi anlamda katkısı olduğunu biliyoruz. Kabul edilsin ya da edilmesin. Radar ve hava uçuşları anlamında çok ciddi iddialar söz konusudur. Bu noktada üsler kapatılmadığı müddetçe Türkiye'nin söylem noktasında, demeç noktasında, tepki anlamında yaptıklarının bir karşılığının, bir anlamının olmadığını biliyoruz. Bir samimiyet ortaya konulacaksa, Filistinli kardeşlerimize bir katkımız olması isteniyorsa, siyonist katliamın ve vahşetin durdurulması arzulanıyorsa yapılacak en önemli işlerden belki birinci sırada bu üslerin kapatılması, özellikle Kürecik Radar Üssü'nün tamamıyla kapatılması ve buradan NATO'nun ya da siyonist çetenin askeri savunmasına yapılabilecek her türlü katkının önüne geçmek olacaktır. Bu yapılmadığı müddetçe diğer tepkilerin çok da bir anlamı olmaz." hatırlatmasında bulundu.

"Bütün İslam coğrafyası yangın yerine dönmeden bu noktada atması gereken adımların ivedilikle atılması lazım"

siyonist çetenin 24 saat içinde 5 ülkeye saldırdığını hatırlatan Demir, "Son 24 saat içerisinde 5 İslam ülkesine çok ciddi saldırılar yapıldı. İsmail Heniyye seçilmiş bir Başbakan iken başka bir ülkede katledildi. Şimdiye kadar Türkiye'nin içine fiili direkt bir saldırı olmamışsa, bu ileride olmayacağı anlamına gelmez. Şu anda bütün coğrafya siyonist tehdidi altındadır. Bütün coğrafyanın ateş topuna dönmesi an meselesidir. Bugün, bir yıl, 3 yıl ya da 5 yıl sonra muhakkak israilin ya da Amerika şeytanının bu ülkeleri de bir şekilde savaşın içerisine çekeceğini görebiliyoruz. Dolayısıyla daha o gün gelmeden, bütün bölge ateş topuna dönmeden ve bütün İslam coğrafyası yangın yerine dönmeden; atılması gereken adımların ivedilikle atılması lazım. Bunun geciktirilmemesi gerekiyor. Geciktirilen her gün faturanın daha da ağırlaşmasına, soykırımın daha ileri boyutlara çıkmasına neden olmaktadır." dedi.

"Her ne kadar kendimizi Filistin savaşının dışında görüyorsak dahi aslında bu ülkeler fiili olarak zaten savaşın içindedir"

Devamla Demir, şunları söyledi:

Mardin'de "Kudüs Evi" minyatürü halkın ziyaretine açıldı Mardin'de "Kudüs Evi" minyatürü halkın ziyaretine açıldı

"Türkiye, Suriye, Irak ve İran olarak söylüyorum. Her ne kadar kendimizi Filistin savaşının dışında görüyorsak dahi aslında bu ülkeler fiili olarak zaten savaşın içindedir. israil her fırsatta bu ülkelere saldırıyor. Türkiye'ye askeri bir saldırı söz konusu olmasa dahi siyasi ya da uluslararası sahada her gün farklı farklı saldırıları zaten var. Daha geçen hafta Türkiye'nin NATO'dan çıkarılması gerektiği noktasında siyonist çetenin çok ciddi bir uluslararası lobiyi harekete geçirdiğini hep beraber takip ettik. Bu noktaya gelmeden önce ifade ettiğimiz ülkelerin ve diğer ülkelerin bu noktada üzerine düşen adımları atması, bu tehlikeyi bu tehdidi bertaraf etmesi için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi lazım. siyonizme karşı bir ortak aklın harekete geçmesi lazım. Siyasi, askeri ya da iktisadi içerikler ile içi doldurulmuş, ülkeler arası paktlar kurularak bu siyonist çete için tedbirler alınmalıdır. Eğer böyle bir süreç işletilmez ise bütün bu ülkelerin gelecekte çok ciddi bir savaş ve kaos tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ve bir şekilde savaşa dahil edileceğini hepimiz biliyoruz. Irak'ı, Suriye'yi, İran'ı bekleyen akıbet muhakkak ki Türkiye'yi de bekliyor. Daha önce belki öngörü olarak söylenirdi ancak bugün bu öngörü artık bir hakikate dönüşmüş durumdadır."

"Türkiye'de bütün Müslümanlar 3 Ağustos günü İsmail Heniyye'nin vasiyetini yerine getirmelidir"

Şehid Başbakan İsmail Heniyye'nin son vasiyetine herkesin hassasiyetle riayet etmesi gerektiğini söyleyen Demir, "Toplumsal anlamda, sivil anlamda ise halkın yapabileceği çok fazla şey var. Müslüman toplum olarak elbette bu görevlerin yerine getirilmesinden imtina edemeyiz. Türkiye'de yaşayan bütün kardeşlerimize çağrımız da şudur, meydanların boş bırakılmaması lazım. Tepkilerin ısrarla devam etmesi lazım. Özellikle Şehid İsmail Heniyye'nin son vasiyetini muhakkak hep birlikte bizim yerine getirmemiz gerekiyor. Malum birkaç gün önce yaptığı çağrıda 3 Ağustos'ta dünya çapındaki bütün Müslümanların sokaklara dökülmesi, bunun direniş günü ilan edilmesi ve ümmetin Filistin için ayağa kalkmasını vasiyet etmiş, talep etmiştir. Dolayısıyla bizim burada Şehid Başbakan İsmail Heniyye'nin bu vasiyetini yerine getirme çağrısını burada sizin aracılığınızla ifade etmek istiyoruz. Türkiye'de bütün Müslümanlar 3 Ağustos günü İsmail Heniyye'nin vasiyetini yerine getirmelidir. Hep beraber sokaklara, meydanlara inerek meydanları doldurmamız lazım."

"israile destek veren hiçbir firmanın ürünü alınmamalı"

Son olarak hayatın her alanında boykota devam edilmesi gerektiğini vurgulayan Demir, "Boykot noktasında da yapılması gereken birçok şey var. Müslüman halkın bu boykotu ısrarla sürdürmesi lazım. israile destek veren hiçbir firmanın velev ki ciddi anlamda ihtiyaç olsa dahi ki böyle bir durum şu anda söz konusu değil. Dünya kadar alternatif ürün vardır. israile destek veren hiçbir firmanın ürünü alınmamalı. Bu firmaların iflas etmesi sağlanmalı ve piyasadan çekilmeleri sağlanmalıdır. Bu, her ne kadar küçük görsek dahi aslında yapılabilecek çok önemli bir şeydir." diye konuştu. (İLKHA)

Kaynak: ilkha