Yayımlanan açıklamada, Batı merkezli yaklaşımların, aile yapısını zayıflatırken kadına yönelik şiddeti daha da görünür kıldığı belirtilerek şiddetin sona ermesi için İslam'ın insan fıtratına uygun çözüm önerilerine yönelmek gerektiği vurgulandı.
HÜDA PAR Kadın ve Aile Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü, kadınlara yönelik şiddetin farkındalığını artırmak amacıyla 1999 yılında Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) 2021 yılında yayınladığı rapora göre, dünya genelinde her üç kadından biri hayatının bir döneminde şiddete maruz kalmaktadır.
Avrupa'da ise kadınların yüzde 33'ü şiddet görmektedir. Bu istatistikler, kadına yönelik şiddetin sadece bir bölge veya toplum sorunu olmadığını, evrensel bir yara olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Ülkemizde ise Adalet Bakanlığı'nın verilerine göre, İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlüğe girdiği 2014 yılından itibaren kadına yönelik şiddet vakaları ve kadın cinayetleri hızla artmıştır. Söz konusu sözleşme ile kadına şiddeti önlemek için getirilen hukuk düzenlemeler, toplumun temel ahlak yapısına zarar vermiş, alenen dağılmasına sebep olmuştur.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2020 verilerine göre Türkiye'de kadına yönelik şiddet vakaları artış göstermektedir. İçişleri Bakanlığı verilerine göre Türkiye'de 2023 yılında 300 kadın cinayete kurban gitmiştir. Batı'nın dayattığı İstanbul Sözleşmesi ve benzer düzenlemelerin sorunu kökünden çözmek bir yana, daha da derinleştirdiğini söylemek mümkündür. Şiddetin sadece ceza-i müeyyidelerle ortadan kaldırılabileceği yanılgısı ve şiddette sebep olan faktörlerin ortadan kaldırılmaması bu sorunun daha da büyümesine yol açmıştır. Batı merkezli bu yaklaşımlar, aile yapısını zayıflatırken kadına yönelik şiddet daha da görünür kılmıştır. Oysaki şiddetin sona ermesi için İslam'ın insan fıtratına uygun çözüm önerilerine yönelmek gerekmektedir.
İslam, kadını "Allah'ın emanet" olarak görürken, erkeği de 'kavvam' olarak yani koruyucu, gözetici bir rol üstlenen bir konuma yerleştirir. Bu ahlaki denge, toplumsal düzenin korunmasını da hayati bir rol oynar. Kur'an-ı Kerim'de Nisa Suresi'nin 34. ayetinde geçen kavvamlık, erkeğin kadını sadece maddi anlamda değil, aynı zamanda manevi anlamda da koruyup kollaması gerektiğini vurgular. Bu denge sağlanmadıkça, kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması mümkün değildir.
Bu husus ile ilgili sorunların ancak inanç ve medeniyet değerlerimizden beslenen bir anlayışla çözüme kavuşturulabileceğine inanıyoruz. Bu bağlamda HÜDA PAR olarak kadının toplumsal statüsünün fıtrata uygun bir çerçevede korunup geliştirilmesine yönelik her türlü çabaya destek olacağımızı belirtiyoruz." (İLKHA)