Demir, soru önergesinde, gündüz kuşağı programlarının toplumsal ahlak ve kültürel değerlere verdiği zararlarla ilgili bakanlık tarafından bir araştırma yapılıp yapılmadığını, bu içeriklerin etkilerine yönelik mevcut veriler ve alınan önlemleri sordu. Ayrıca, RTÜK’ün caydırıcı cezalar uygulamaya yönelik bir düzenleme planının olup olmadığı ve artan şikâyetlere dair alınan tedbirleri de gündeme getirdi.

Son yıllarda televizyon programlarında toplumsal değerlerle bağdaşmayan içeriklerin artmasının, toplumsal yapıyı olumsuz etkilediğini ve ciddi bir yozlaşmaya neden olduğunu belirten Demir, özellikle gündüz kuşağı programlarında sıkça görülen ahlakı ve değerleri hiçe sayan içeriklerin, aile kurumuna zarar verdiğini, ahlaksızlık ve çarpık ilişkileri sıradanlaştırdığını kaydetti.

"Ahlaksızlık normalleşmektedir"

Gün boyu bu tür programları izleyerek zehirlenen ve zehirlendiğinin farkında bile olmayan anneler ve yetiştirdikleri nesillerin tehdit altında olduğunu ifade eden Demir, "TV kanallarının bu programları nedeniyle toplumun akıl, ruh ve düşünce dünyası her geçen gün daha kötüye giderken ahlaksızlık ise normalleşmektedir. Bu durum, bir tür kültür emperyalizmi ve zihinsel işgal olarak değerlendirilebilir. Ancak toplumun ciddi tepkisine rağmen bu yayınlar artarak devam etmektedir." dedi.

"Daha etkili müeyyidelere başvurulmamaktadır"

Demir, "Toplumumuzu değerleri ile buluşturmak, geleceğini teminat altına almak gerekli ve zaruri bir iştir. Bu ahlaksız programlara karşı insani, vicdani, ahlaki ve milli seferberlik ilan edilerek mücadele edilmelidir. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK), söz konusu yayınları yeterince denetlememesi ve caydırıcı cezalar uygulamaması, televizyon programlarının daha da yozlaşmasına zemin hazırlamaktadır. RTÜK'ün bu tür yayınlara yönelik yaptırımları, para cezası ile sınırlı kalmakta, programın yayından kaldırılması veya yayının durdurulması gibi daha etkili müeyyidelere başvurulmamaktadır." ifadelerini kullandı.

"RTÜK'ün bu tür içerikleri yayından kaldırmak için üzerine düşeni yapması gerekmektedir"

HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Şahzade Demir, "Özellikle 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un 8. maddesi, yayınların toplumun milli ve manevi değerlerine, genel ahlaka ve aile yapısına aykırı olamayacağını belirtmektedir. Bu hükme binaen, aile kurumuna zarar veren, inancımıza ve toplumsal ahlakımıza ters düşen yayınları televizyon kanallarında yaygın olarak ele alınması kabul edilemez. RTÜK'ün bu tür içerikleri yayından kaldırmak için üzerine düşeni yapması ve daha etkin denetim paketinin devreye alınması gerekmektedir." değerlendirmesinde bulundu.

Demir, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un cevaplandırması üzerine şu soruları yöneltti:

"1. Bakanlığınız, gündüz kuşağı televizyon programlarının toplumsal ahlak ve kültürel değerlere verdiği zararlar üzerine herhangi bir araştırma yapmış mıdır? Bu tür programların etkilerine ilişkin mevcut veriler nelerdir?

Ebe ve hemşireler: Eziyet yönetmeliği varsa biz yokuz Ebe ve hemşireler: Eziyet yönetmeliği varsa biz yokuz

2. Toplumda yaygın şekilde izlenen bu programların, suçu ve suçluyu normalleştirmesi ve aile içi sorunları magazinleştirerek yayması gibi olumsuz etkilerin önlenmesi amacıyla Bakanlığınız tarafından desteklenen herhangi bir düzenleme veya denetim çalışması mevcut mu? Var ise ne tür denetim ve önleyici çalışmalar yürütüyor?

3. RTÜK'ün, toplumun değerlerine aykırı yayınlara karşı uyguladığı cezai yaptırımların yeniden düzenlenmesine yönelik bir planı var mıdır? Bu konuda caydırıcı cezaların verilmesine yönelik bir düzenleme yapılması düşünülmekte midir?

4. Ahlaksız ve toplumsal değerlere zarar veren yayınlar nedeniyle RTÜK'e yapılan şikayetlerde son yıllarda bir artış oldu mu? Yapılan şikayetler değerlendirmeye alındı mı? Şayet alındıysa bu hususta ne gibi tedbirler alındı?" (İLKHA)

Kaynak: ilkha