Gazze'de yaşanan soykırıma katılan çifte vatandaşlar hakkında HÜDA PAR tarafından hazırlanan kanun teklifinin TBMM'de görüşülmesi yönündeki önergenin kabulünün ardından başlayan süreç, sürüyor.

HÜDA PAR'ın, soykırım suçuna iştirak eden çifte vatandaşlardan yargıdan kaçanların vatandaşlıktan çıkarılmaları ve mal varlıklarına el konulmasını öngören kanun teklifinin önümüzdeki günlerde Genel Kurul gündemine girmesi bekleniyor.

Teklif, çifte vatandaşların soykırıma karışması halinde; vatandaşlıktan çıkarılmaları, mal varlıklarının dondurularak yeni aile fonuna aktarılması ve ağırlaştırılmış müebbet almalarını öngörüyor. Kanun teklifi, yürütme ve yürürlük maddeleriyle toplamda 6 maddeden oluşuyor.

“Soykırım ve katliamlara karşı bir kamu vicdanını Meclis'e taşıması itibariyle HÜDA PAR'ı tebrik ediyorum”

HÜDA PAR’ın Meclis'e sunduğu kanun teklifi hakkında İLKHA muhabirine konuşan Hukukçu Ahmet Sait Öner, “HÜDA PAR'ın Meclis'e sunduğu teklifle ilgili olarak öncelikle; katil, terörist israilin yapmış olduğu soykırım ve katliamlara karşı bir kamu vicdanını Meclis'e taşıması itibariyle HÜDA PAR'ı tebrik ediyorum. Teklif, temelde yabancıların yurt dışında Türkiye vatandaşı bile olsa işlemiş oldukları soykırım ve insanlığa karşı suçlarda Türkiye'de yargılanabilmeleri için Adalet Bakanlığı dışında Meclis'in de bir aksiyon almasını öngörüyor. Bir diğer boyutu da savaşa katılan, fail olan ve eylem birliğine girmiş olan çifte vatandaş israillilerin mallarının tasfiyesi aynı zamanda yargılanmaları ve elbette vatandaşlıktan çıkarılmaları maddelerini içeriyor.” dedi.

“Soykırım devam ederken, süreci uzatmadan ve Meclis tatile girmeden yapılması gerekiyor”

Öner, “Öncelikle burada soykırım suçunun önlenmesi, insanlığa karşı suçların önlenmesiyle ilgili 1950 Türkiye'nin imzalamış olduğu sözleşme gereği aslında Türkiye aksiyon almalıdır ve alabilir. Soykırım devam ederken, süreci uzatmadan ve Meclis tatile girmeden yapılması gerekiyor. Meclis'in Adalet Bakanlığı ile beraber burada bir aksiyon alması, paydaş alması şeklinde teklif gayet mantıklı bir tekliftir. Şöyle; uluslararası hukuk açısından da aslında burada Meclis aksiyon aldığında bir hükümet teklifini uluslararası arenaya taşımış oluyorsunuz. Dolayısıyla Meclis'te kabul edilmesi, biraz daha bunu kolaylaştıran ve yaygınlaştıran bir boyut oluyor.” değerlendirmesinde bulundu.

“Terörist israil örgütünün üyeleri vasfındaki bu kişiler vatandaşlıktan çıkarılmalı”

 İşgal rejiminin saflarına katılanların vatandaşlıktan çıkarılması hususunda konuşan Öner, “Buradan oraya giden ve sayılarının 4000 kişi olduğu ifade edilen katil, terörist israil örgütünün üyeleri vasfındaki bu kişiler elbette vatandaşlıktan çıkarılmalı ve bu müessese işletilmelidir. Aslında bu zaten var, yani Türkiye Vatandaşlık Kanunu’nda izinsiz yabancı bir ülkede askerlik yapanların vatandaşlıktan çıkarılacağı zaten öngörülüyor. Ama bu durumu güçlendiren, amir bir hüküm haline getiren bir öneri şu anda sunulmuş durumda Meclise. Bunu da elbette destekliyoruz. Cezalandırmaları ve yargılanmaları gerekiyor. Mülkiyet konusunda, mallarının tasfiyesi konusundaysa iç hukuk sistemimizi de aslında bir takım bununla ilgili sıkıntılar olduğunu görüyoruz. Yani iç hukuk sistemimiz, anayasada genel müsadere yasağının olmuş olması ve Türk hukuk sisteminin Avrupa hukuk sisteminde olması hasebiyle de bu konudaki yasa tekniğiyle örtüşmeyen bir durumda olması birtakım sakıncaları ihtiva ediyor. Amerikan hukuk sisteminde böyle bir sıkıntı yok ama Türkiye'de var. Dolayısıyla malların ve mülkiyetlerin tasfiyesi konusunda bu kanun belki hemen olmayabilir ama böyle bir sürecin tartışmaya açılması da bence HÜDA PAR'ın yaptığı bir katkıdır.” şeklinde konuştu.

“Siyasilerimizin ve hukukçularımızın cesaretle bu meseleyi ele almaları lazım”

Siyonist işgalcilerden Mescid-i Aksa'ya baskın Siyonist işgalcilerden Mescid-i Aksa'ya baskın

Hazreti Muhammed’in ‘bir kişiyi öldürmek, insanlığı öldürmek gibidir’ hadisi şerifine atıfta bulunan Öner, “Siyasilerimize, hukukçularımıza cesaret lazım, cesaretle konuşmaları lazım, cesaretle bu meseleyi ele almaları lazım. Bugün sadece bu topraklarda nefes alıp oralarda savaşan insanlar o topraklar için savaşmıyorlar. Onlar, bu toprakların da geleceği için savaşıyorlar dolayısıyla bu toprakları tehdit ediyorlar. Dolayısıyla bu topraklara ve insanlığa ihanet ediyorlar. Bu kadar bariz, bu kadar net olan insanlığa karşı işlenen suçlar karşısında müsamaha göstermek zımnen iştirak etmek anlamına gelir.” diye belirtti.

“Bu durumu antisemitizmle perdelemeye, buna bir antisemitizm sosu katmaya kanmamak gerekir”

Söz konusu yasa teklifine antisemitizm yaftasını yapıştırmaya çalışanlara tepki gösteren Öner, “Antisemitizm aslında hukukun gücünü çiğneyip gücün hukukunu cari kılmaktır bana göre. Yeryüzünde nerede olursanız olun, adil şahitler olmak durumundasınız ve adil şahitler olarak hiçbir yerde haklı yere kan dökülmesine müsaade etmememiz gerekir. Antisemitizm aslında bugün özellikle Amerika'da daha yaygın olan, Avrupa'da da yaygın olan bir Yahudi lobisinin gücüyle ortaya konulmuş bir furyadır. Bunlara itibar edilmemeli ve net bir şekilde, cesur bir şekilde bu mücadele sürdürülmelidir. Eğer bugün bir Yahudi bir katliama girişiyorsa ki bu apaçık bir şekilde işte siyonist Yahudileri şu an terörist israil'de yaptıkları bir soykırım suçudur, insanlığa karşı işlenen bir suçtur. Dolayısıyla bu durumu antisemitizmle perdelemeye, buna bir antisemitizm sosu katmaya kanmamak gerekir. Bunu dile getiren, bunu ifade getirenleri zımnen iştirakçi olarak görürüm.” ifadelerini kullandı. (İLKHA)

Kaynak: ilkha