Müzakerelerin son turu sona erdiğin ve hiçbir şeyin elde edilemediğini belirten El-Hindi, işgalci Netanyahu ve hükümeti için öncelik işgal esirlerini kurtarmak değil, savaşı sürdürmek olduğunu söyledi.

İşgalci siyonistler Lübnan halkını göçe zorluyor İşgalci siyonistler Lübnan halkını göçe zorluyor

İşgal adına müzakereleri sürdürenleri oyalamaya çalıştıklarını dile getiren El-Hindi, "israilli müzakereci oyalıyor, arabuluculara Tel Aviv'e döneceğini ve daha sonra öne sürülenlere verilen yanıtı bildireceğini söyledi. İşgal, müzakerelere başlamanın eşiğindeyken, Gazze Şehri sakinlerinden şehri terk etmelerini isteyerek büyük ve tehlikeli bir tırmanışa geçti. Gazze şehri halkını yerinden etmek için yapılan çalışmalar, işgalin bir anlaşmaya varmak istediği anlamına gelmiyor." dedi.

"Netanyahu ABD'deki çelişkileri iyi kullanıyor ve seçimler yaklaştıkça kendisine baskı yapılamayacağını biliyor." diyen El-Hindi, "Washington, müzakerelerin başarısızlığından Netanyahu'yu sorumlu tutmak istemiyor, bu nedenle müzakerelerin atmosferi hakkında ihtiyatlı bir şekilde konuştuğunu görüyorsunuz. Direniş müzakere sürecinde esneklik gösterdi, çünkü Filistin halkının acılarını hafifletmek istiyor. Direniş, ateşkesin devam etmesi koşuluyla ikinci aşamayı daha sonra müzakere etmeyi kabul etti. Müzakereler sonunda geçici ateşkesin kalıcı ateşkese dönüşeceğinin garantisini istiyoruz. Direniş, işgalin Philadelphia ve Netzarim eksenlerinden çekileceğinin garantisini istiyor. israil, Refah sınır geçişini kimin yöneteceği konusunda kendi koşullarını dayatmak istiyor ama başarısız olacak. israil Refah sınır kapısında kalmak ve şartlarını dayatmak istiyorsa, saha bu konuyu çözecektir. Müzakere heyetinin dönüş tarihi yok ve görüşmeler yeniden yapılacak." ifadesini kullandı.

İşgal rejiminin kibrini kırmanın yolu onu sahada yıpratmak olduğunu belirten El-Hindi, şunları söyledi:

"israil'in kibirini kıracak şey, sahada yıpranmasıdır. Netanyahu'nun müzakere koşullarını sertleştirmesi, işgalin sahada başarısızlığı anlamına geliyor. Netanyahu'nun bu küstahça terimleri tekrarlaması iç kullanım amaçlıdır. Netanyahu'nun açıkladığı koşullar arabuluculara şantaj amacı taşıyor ve sahada hiçbir değeri yok. Gazze'deki direniş iyi durumda ve operasyonlar durmadı; gösterilen videoları izleyen herkes rahatlamış hissediyor. Moraller yüksek ve Kassam Tugayları ile Kudüs Tugayları'na katılmak isteyen binlerce genç var. Filistin direnişi, saldırganlarla yüzleşmeye çok uzun zamandır hazır. Savaşın ertesi gününe ilişkin bir anlaşmaya varmak istiyorsak, bu Çin'de veya yakın herhangi bir ülkede tartışılabilir. Destek cepheleri hiç tereddüt etmeden erken ve ciddi bir şekilde başladı ve hızlı ve dikkat çekici bir şekilde gelişti. Destek cepheleri Gazze'deki savaşı durdurmadan operasyonlarını durdurmayacaklarını açıkladılar ve işgale baskı yapıyorlar. Lübnan cephesi Akdeniz'den Hazar Denizi'ne kadar uzanıyor ve İsrail ona saldırmaya cesaret edemeyecek. Seyyid Abdulmelik el-Husi'nin pozisyonu başından beri açık ve Kızıldeniz Cephesi'nin etkisi sadece bölgesel olarak değil küresel olarak da büyük. Destek cephelerinin önemi sabittir; çünkü bu, Filistin'i desteklemenin gerekliliğine dair doktrin ve inanca dayanmaktadır.Kim idrak, şuuru, inancı ve dini varsa Filistin'in yanında yer alır ve işgale karşı çıkar. Aksa Tufanı’ndan sonra bölge, savaşın ardından yeni bir bilincin oluştuğu yeni bir aşamaya tanık olacak. (İLKHA)

Kaynak: ilkha