Hizbullah Cemaati’nin önde gelen isimlerinden Molla Muhammed Said Varol, muhacerattayken 12 Haziran 2018'de bir aracın çarpması sonucu vefat etti.

İslami kimliğinden dolayı uzun yıllar zindanlarda kalan Varol, vefatından önceki yaklaşık son 8 yılını muhacir olarak geçirdi. Vefatının üzerinden tam 6 yıl geçen Molla Said, sevenleri tarafından rahmetle yad ediliyor.

Mehmet Beşir Varol Hoca (Molla Mizgin), Molla Said'in vefat yıldönümünde İLKHA'ya konuşarak kardeşinin örnek şahsiyetini ve mücadelesini anlattı.

Molla Mizgin, sözlerine "Müminlerden öyle erler vardır ki, Allah'a verdikleri sözde, (O'nun yolunda savaşacaklarında) sadık kalmışlardır, kimi bu uğurda can verdi. (Şehit oldu) kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar sözlerinden asla dönmediler. Mü'minlerden öyle erkekler var ki, Allah'a verdikleri sözde durdular." (Ahzab, 23) ayetine atıfta bulunarak başladı.

Molla Mizgin, kardeşinin bir şehit gibi yaşadığını, ömrünü ilme ve İslam'a adadığını; muhaceratta da şehit olduğunu vurguladı.

Medrese hayatı

Teknoloji bağımlılığı çocuk ve gençlerin sağlığını tehdit ediyor! Teknoloji bağımlılığı çocuk ve gençlerin sağlığını tehdit ediyor!

Kardeşi Molla Muhammed Said Varol'un, 13 Mart 1967 tarihinde o dönem Siirt'e bağlı olan şimdilerde ise Batman'ın Beşiri ilçesine bağlı Çakıllı (Bênarin) köyünün Yağlıca (Cimsarê) mezrasında dünyaya geldiğini belirten Molla Mizgin, "Eğitim hayatı ise en başta benim yanımda başladı. Ben bir köyde rahmetli Şeyh Halil’in oğlu olan Molla Muhammed Beşir’in yanında okurken -o zamanlar tabi biz Hasankeyf’in bir köyü olan Alinê’deydik- kardeşlerim Molla Said ve Molla Ahmed biraz büyüdükten sonra onları yanıma aldım ve dersler vermeye başladım. Daha sonra oradan da Şeyh Halil’in yanına Deywan’a gittik ve bir süre de orada devam ettik. Ben icazetimi bitirdikten sonra babamın imam olduğu köye Weysika’ya (Silvan'ın bir köyü) gittik. Bir sürede orada kardeşlerime dersler verdim. Köyün şartları medrese öğrencileri için müsait değildi, bu yüzden öğrencilerimi dağıttım. Ben de Silvan’da bir kitap evi açtım. Ben kitap evi açınca Molla Said Tillo’da, Molla Şerif gibi birçok yerde tahsilini devam ettirdi. Son olarak Molla Said ve Molla Ahmed Şeyh Halil’in yanında kitaplarını bitirdi ve icazelerini aldılar." dedi.

Cemaatle tanışması

Molla Said’in 3 erkek 1 kız çocuğunun olduğunu aktaran, şahsının vesilesiyle Molla Said'in Hizbullah Cemaati saflarına katıldığını ifade eden Molla Mizgin, "Ben Silvan’da kitap evi açıp kitap satışı yapıyordum. Seyda (Molla Said) da icazetini aldıktan sonra yanıma geldi ve beraber kitap evini işletmeye başladık. Hatta sonradan ben çoğunlukla ona teslim ettim. Bu şekilde benim vasıtamla cemaatle tanıştı ve hizmete, davete girdi. Ben, ondan daha sadık bir insan görmedim. Buna kendi şahsım da dahildir ki bunca  zamandır davanın içindeyiz. Molla Said, kendini tamamen davaya adamıştı, teslim etmişti. Elinden ne geliyorsa, gücü neye yetiyorsa yapıyordu. Hiçbir zaman davanın işlerinden kendini alıkoymadı. Cemaatten bir emir geldiğinde kafası kopacak dahi olsa o işi yapardı." diye konuştu.

Mücadele hayatı

PKK'nin, 90'lı yıllarda bölgede İslami çalışmalara engel olmasına karşılık verilen mücadeleyi anlatan Molla Mizgin, "PKK bölgemiz için, kavmimiz için, bilhassa Kürdistan için büyük bir musibettir. Birilerinin, düşmanların işçileridirler. Düşmanların adamları oldukları için kendileri dışında hiç kimseyi, hiçbir yapıyı kabul etmiyorlar. Çünkü düşman emri altında oldukları için halkının maslahatına uygun şeyler yapamazlar. Bir Kürdüz, ömrümüz hep milletimize hizmet için geçti. Bizler milletimizi küfürden, kölelikten, dalaletten, yani her çeşit hastalıktan kurtarmak; hürriyete, özgürlüğe ulaştırmak istiyoruz. Bununla beraber bizim kavmimize, milletimize hizmet etmemizi istemediler. Bizi tehdit ettiler, öldürdüler. Molla Said de tabi bu mücadelenin içindeydi. Cemaatin verdiği vazife ve emirleri yerine getiriyordu. Bundan dolayı da Muhammed Said sahada çok hizmetlerde bulundu. Gençlere dersler verdi. Onlara dinlerini öğretti, onlara davayı tanıttı. Onun dışında teşkilat sahasında çok hizmet ve fedakarlığı oldu. İlim sahasında çok işleri oldu. Hatta askeri sahada bile fedakarlık ve hizmetleri oldu." diye konuştu.

"Ne sırrı varsa kendi ile beraber kabre götürdü"

Kardeşi Molla Said'in 2000 yılında tutuklandığını ve günlerce işkenceden geçirildiğini anlatan Molla Mizgin, "Onu medyadan gizli ve sessiz bir şekilde tutukladıkları için sürekli ‘Seni ortadan kaybederiz, kimse de bizde olduğunu bilmediği için haberleri dahi olmaz’ diyerek tehdit ediyorlardı. Molla Said akıllı ve zeki biriydi. Onların tehditlerini ortadan kaldırmak için kendini basına duyurmak istedi. Onlara ‘konuşacağını’ söyledi ancak bu bir aldatmacaydı. Bunu söyleyince tabi haber kanallarında ve gazetelerde duyuldu ve tutuklandığı ortaya çıktı. Hatta onu televizyon ekranlarında gördüm. Molla Said, basına çıktığını anladıktan sonra tek bir kelime dahi etmedi. Molla Said'in bu taktiği sonrası ona 6 ay boyunca işkenceler ettiler. Ona yapılan işkenceler çok az kişiye yapılmıştır. Ama ağzından tek kelime dahi alamadılar. Ne sırrı varsa kendi ile beraber kabre götürdü." diye konuştu.

Cezaevini Medrese-i Yusufiye'ye çevirdi

Cezaevinde bir müddet kardeşi Molla Said'le beraber kaldığını hatırlatan Molla Mizgin, "Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nde bir araya geldik. Ömrünü tamamen ilmi derslere vermişti. Allah Teala o cezaevinde de birçok imkan verdi bizlere. Her bölümde 20 kişiye ders verilebiliyordu. Üst koridor aşağı bakıyordu, bu şekilde 20 kişiye ders veriyordu. Kışın soğukta pencereler açılınca cereyanda dahi ders verdi. Hatta bundan dolayı hasta oldu, ameliyatlar dahi geçirdi. Hepsi ilim yolunda oldu. 20 kişiye icazet verince başka bir 20 kişilik grubu alıyordu yanına. Birçok insanı İslami ilimlerde mezun etti. Hapis hayatı tamamen ders verme ve ilim ile geçti." şeklinde konuştu.

Serbest bırakılması ve muhaceratı

10 yıl hapis yattıktan sonra Molla Said'in dönemin kanunları kapsamında, birçok kardeşiyle birlikte tahliye edildiğini ifade eden Molla Mizgin, "Serbest bırakıldıktan sonra çok fazla Türkiye’de kalmadı. Tabi o dönem sadece Hizbullah davası sanıkları serbest bırakılmadı. Hatta belki en az serbest bırakılanlar Hizbullah davası sanıklarıydı. Ancak birçok yayın organı ve muhalefet sanki sadece Hizbullah sanıkları serbest kalmış gibi lanse ettiler ve ortamı gerdiler. Dönemin mahkemeleri ve yetkilileri de korkuyla hareket ederek bir kez daha onları tutuklamak istedi. Molla Said ve diğerleri, tekrar haksız yere tutuklanacaklarını anlayınca bir yol bulup yurt dışına çıktılar." dedi.

Molla Said'in yurt dışına çıktıktan sonraki hayatı hakkında tam bir malumata sahip olmadığını söyleyen Molla Mizgin, "Ben o zamanlar cezaevindeydim. Fakat duyduğumuz kadarıyla yurt dışında dahi ömrü ilimler, davadan dolayı muhacir olan kardeşlerin çocuklarına dersler vermekle geçti. Elbet başka hizmetleri de olmuştur." diye konuştu.

Vefatı

8 yıl boyunca muhacir olarak kalan Molla Said'in 12 Haziran 2018'de muhaceratta vefat ettiğini hatırlatan Molla Mizgin, kardeşinin vefat ettiği ana ilişkin şunları söyledi:

"Molla Said’in vefatı muhaceratta iken oldu. O ve hanımı akşam yürüyüşe çıkıyorlar. Biraz hava almak ve spor amaçlı çıkıyorlar. Dönüşte hanımı önde seyda da arkasında geliyor. Hanımının bahsettiğine göre yürürlerken arkadan bir ses geliyor. Dönüp baktığında bir aracın geçtiğini ve Molla Said'in yerde olduğunu görüyor. Hanımı, hemen yanına gitmiş ama seyda konuşacak vaziyette değilmiş.

Molla Said'in mübarek naaşı, dava arkadaşları, öğrencileri ve sevenleri tarafından binlerce kişinin omuzlarında, tekbirler ve salavatlar eşliğinde memleketi Batman'da toprağa verildi. (İLKHA)

Kaynak: ilkha