Dünya Sağlık Örgütünün yayımladığı Uluslararası Hastalık Sınıflandırması El Kitabı’nda (ICD-11) kumar oynama bozukluğu, davranışsal bağımlılıklar arasında yer alıyor.

Kumar bağımlılığı tedavisinde aile terapisi büyük önem taşıyor. Psikolog Mesut Aşut, ailelerin tedavi sürecinde aktif rol almaları gerektiğini belirtiyor.

"Kumar bağımlılığı, eğlence gibi ya da çevresel faktörlerle başlar"

Arama kurtarma ekipleri STK fuarında Arama kurtarma ekipleri STK fuarında

"Kumar bağımlılığı, tekrar kazanma çabasıyla bu dürtü kontrol edilemez hale gelir" diyen Aşut, "Öncelikle kumar bağımlılığını açıklayarak başlamak istiyorum. Bağımlılık, bireyin kontrolünü kaybederek sessiz bir şekilde bir şeyi arzulaması, yapmak istemesi, kendi kontrolü dışında bunu yapmasıdır. Tabii bu bağımlılığın birçok zararları var. Gerek ailesel, gerek çevresel, gerek sosyoloji, gerekse ekonomik zararlar vermektedir. Kumar bağımlılığı, eğlence gibi ya da çevresel faktörler ile başlarken, zamanla artık bu dürtü kontrol edilemez hale gelir. Tabi bu işin dürtüsünü, kontrol edemez hale geldiği zaman biz bunu bağımlılık olarak nitelendiriyoruz. Bu bağımlılık da bireyin sosyal anlamda, ailesel anlamda ve iş anlamında tamamen soyutlanmasına neden oluyor. Bu soyutlanma ile beraber gerek maddi kayıplar, gerek sosyal kayıplar, gerek aile içi İletişim problemleri, sıkıntı problemleri, bireyin depresif bir hal almasını gibi olumsuzluklar meydana gelir." ifadelerini kullandı.

"Kumar bağımlığının giderilmesi için aile bireylerinden destek alıyoruz"

Bağımlı kişi tedavi olmadığında sosyolojik problemlerin de ortaya çıktığını belirten Aşut, "Madde ve kumar bağımlılığının, kişiye göre tedavi yöntemleri vardır. Burada biz bireye genelde bu davranışı düzeltmeye yönelik psikoterapi yöntemi uyguluyoruz. Bu noktaya aileyi de dâhil ediyoruz. Aile terapisi, grup terapisi yani bireyin bağımlılık durumuna, kişiliğine göre bir terapi yöntemi belirleniyor. Eğer birey kontrolü tam olarak kaybettiyse bu noktada finansını yönetmek adına aile bireylerinden destek alıyoruz, onun finansını tamamen bir aileye bırakıyoruz. Bunu bıraktıktan sonra aileyi de terapinin içine dahil ettiğimiz zaman bu bağımlılıktan kurtarabiliyoruz. Tabii birey bu tedaviyi yapmadığı zaman ister istemez bağımlılıkla beraber sosyolojik problemler ortaya çıkmaktadır. Bu birey artık dışardan kendini soyutlar, daha fazla borçlanır ve bu borçları ödemediği için bu borçları kapatma dürtüsüyle daha fazla kumar batağına girer. Bu da ister istemez kendini bu borçları ödemediği için odasına kapanma, kendi içine kapanma depresif bir hal ortaya çıkacaktır. Aileler bazen 'kumar borcunu kapatalım bırak. Sen bir daha kumar oynama' gibi bir yanlış bir davranış sergileyebiliyorlar. Biz kesinlikle ailelerin böyle bir tutuma girmesini istemiyoruz. Eğer bireye yardımcı olmak istiyorsak, bunu uzmanlara yönlendirerek kumar bağımlılığı tedavisini başlatmamız gerekiyor. Bireye psikoterapi uygulanır. Aile de buna dâhil edilir ve gerekirse grup terapileriyle beraber bu motivasyon sağlanır. Bireyin de bu motivasyonla beraber bunu bırakması daha kolay olur. Yani kumar bağımlılığı, bırakılmayacak bir durum değil ama kumar bağımlılığı devam ederse gerek ailesel, gerek toplumsal gerekse kendi iş hayatımızda, başarısızlıklar ve sıkıntılar kaçınılmazdır." dedi. (İLKHA)

Kaynak: ilkha