42 yıl boyunca SSCB ve Amerika'ya karşı sürdürdüğü mücadelede 2 süper gücü dize getirerek bağımsız bir İslam devleti kuran Afganistan'ın işgalden kurtulmasının üzerinden 3 yıl geçti.

Afganistan İslam Emirliği'nin 3 yıllık süreciyle ilgili İLKHA muhabirine konuşan HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyesi ve Gazeteci Yazar Hasan Sabaz, söz konusu süreçte tüm engelleme ve baskılara rağmen ekonomi, güvenlik ve diplomaside büyük başarılar elde edildiğini ifade etti.

"Son 45 yılda dünyanın 2 süper gücüne karşı mücadele verdiler"

Afganistan'daki işgali 20 yıl üzerinden değerlendirmenin yaşananları tam olarak anlatmaya yeterli olamayacağını vurgulayan Sabaz, "Burada neredeyse 45 yıldır devam eden bir çatışma, bir kaos da söz konusu. Bu daha önceden Sovyetler Birliğinin işgalinden önce komünist darbeler sürecine kadar bizi götürür. Afganistan'da Sovyetler Birliği'ne yönelik büyük bir mücadele söz konusu oldu. Ardından komünizmin çöküşü ile beraber Sovyetler de çekilmek zorunda kaldı. Bu sefer Amerika'nın ve bölgedeki kimi müttefiklerinin bölgeyi karıştırma çabaları söz konusu oldu. En sonunda da işgal olayı gündeme geldi. Bu süreç sadece 20 yıllık işgali değil aslında 45 yıldır Afgan halkının mücadelesi söz konusudur. Bu anlamda Afgan halkını kutlamak gerekir. Son 45 yılda dünyanın 2 süper gücüne karşı mücadele verdiler. Son süreçte Amerika'nın Afganistan'dan çekilmek zorunda kalması gibi bir olay yaşandı. Amerika Afganistan'da bir kukla hükümet oluşturmaya çalıştı ama söz konusu hükümet Kabil ve onun haricinde ufak tefek birkaç yer dışında Afganistan'ın herhangi bir yerine söz geçiremediler. Taliban hareketi, geceleri Afganistan'ın yüzde 90'ına, gündüzleri de yüzde 70'ine hâkimdi. Nitekim Amerika bölgeyi terk etmek zorunda kaldı." dedi.

"Kısa sürede güvenlik sorunu çözüldü, uyuşturucuya karşı sert önlemler alındı"

Amerika'nın Afganistan'da kaldığı süre içerisinde çok ciddi yolsuzlukların yaşandığını aktaran Sabaz, "Afganistan'ın kaynakları tüketildi. Afganistan, Amerika istihbaratının eliyle Batı için bir uyuşturucu üretim merkezi haline getirildi. Şimdi İslam emirliği geldikten sonraki 3 yıl içerisinde tümüyle kaybolmuş olan güvenlik tesis edildi.  Kaçırmalar, çocuk kaçırmaları, fidye olayları vardı. Uyuşturucu had safhadaydı. Ülke neredeyse çetelerin kontrolüne geçmişti. İslam emirliğiyle beraber adım adım çok kısa bir süre içerisinde bu güvenlik sorun büyük oranda ortadan kaldırıldı. Uyuşturucu ticaretine yönelik çok keskin ve sert önlemler alındı. Bu, uluslararası kurumların da teyit ettiği bir durum. Aslında bu Batılıların hesabına gelen bir durum da değil. Bir nevi orayı depo olarak kullanıyorlardı. Bu ticaretin kesilmesi önemli bir olaydı. Sadece ticaret değil ortada Amerikan işgalinin getirdiği milyonlara ulaşan bir uyuşturucu bağımlılığı sorunu vardı. İslam emirliği bununla ciddi bir şekilde mücadele etti. İrşat Bakanlığı, Emri Bil Maruf Bakanlığı şeklinde kurumlar oluşturularak insanların rehabilite edilmesi alanında ciddi adımlar attı." diye konuştu.

"75 yıllık terör rejimi tanınıyorken Afganistan devlet olarak tanınmıyor"

Mahalle sakinleri, kırsal alanı içki mekânına çevirenlerden muzdarip Mahalle sakinleri, kırsal alanı içki mekânına çevirenlerden muzdarip

Sabaz, "Bunun haricinde meselenin ekonomik ve siyasi boyutu var. Maalesef çok kritik bir süreç ve hala İslam dünyasında Afganistan İslam Emirliği'ni remi anlamda tanıma gibi bir durum yok. Çin'in bazı ticari hesaplar üzerinden açıkça söylemese bile devlet olarak tanıma durumu söz konusu. İslam emirliğinin istediği büyükelçileri kabul etti ve büyük ticari anlaşmalara da imza atıldı. İslam dünyasında işgalci siyonist terör rejimi halen tanınıyorken, Gazze'de bunca katliam bunca soykırım devam ediyorken, Uluslararası Adalet Divanı'nda bu rejim katliamcı, soykırımcı diye suçlanıyorken, 75 yıllık bir işgal devam ediyorken ve İslam dünyasında bu rejim hala tanınıyorken maalesef Afganistan İslam Emirliği 'küresel sistem adım atmıyor' diye tanıma yönünden herhangi bir adım atılmıyor. Gayri resmi olarak Türkiye'de de elçileri var. Türkiye'nin de Afganistan'da elçileri var. Avrupa ülkelerinin çoğunun da elçileri var. Neticede ticari hesaplar veya gidiş-geliş üzerinden bazı şeyler yürütülüyor ama bunu resmiyete dökme konusunda çok istekli değiller. İslam emirliği bu konuda son derece sakin bir süreç yürütüyor. Görüldüğü kadarıyla son 3 yıl içerisinde İslam emirliğinin siyasetinin olumlu taraflarıdır. Bunun yansımaları bir süre sonra görülecek." şeklinde konuştu.

"3 yıllık süreç içerisinde önemli adımlar atıldı"

Ekonominin iyileşmesi adına bir takım adımlar atıldığın hatırlatan Sabaz, son olarak şu ifadeleri kullandı:

"Özellikle Çin'in ismi geçiyor ama Türkiye'den de birçok firmanın gittiğine dair bilgiler var. Bazı Avrupa firmaları farklı isimler altında yine ticari anlaşmalar yapıyorlar. Herhalde yapılan en önemli başarı, yolsuzlukların, rüşvetinin önlenmesi konusunda atılan adımlardır. Eğitim açısından kimi adımlar atılıyor. Bunca savaş, işgal ve yıkım gören bir ülke için 3 yıl çok uzun bir süre değil. Bu görüyoruz. Umuyor ve diliyoruz ki ileriki süreç daha önemli şeyler olur. Eğitim alanında da diplomatik alanda da siyasi alanda da daha iyi adımlar atılır." (İLKHA)

Kaynak: ilkha