Her Yılın 22 Ağustos'u benim için hüzünlü bir gündür. Bu bir Bayram günü olsa bile... 14 yıldır bu durum böyle süre gelmektedir.
Benimle aynı adı taşıyan bir adam vardı.. Ömrünü şerefiyle, namusuyla ve onuruyla tamamlayan bir adam. Adını taşımaktan gurur ve onur duyduğum dedem Halil POLAT...
Sabır ve tevekkül içinde yaşardı. Herkese gülümser. Kimseyi asla kırmazdı. Geniş ahlakıyla adeta bir sabır küpü gibiydi. Örnek bir insandı.
Dedem Sabah Ezanı ile birlikte uyanır. Güne Mahallemizde bulunan H.İsa Cengiz Camisinde başlardı. Ardından babaannemin inekten sağıp ocakta ısıttığı sütten içer, bahçedeki işlerini bitirip babaanneme yardım ettikten Sarvat Mevkiinde bulunan bağımıza gitmek üzere emektar eşiği ile yola koyulurdu. Yol boyunca ezbere bildiği Yasin Süresini okurdu.
Bir gününü bağ ve tarladaki işleri bitirmekle geçirirdi. Zaman zaman kendi yaptırdığı kuyudan su içer. Bu kuyunun yanı başında abdest alıp namaz kılardı. Havanın kararmaya başlayınca bükük beline rağmen yükünü hazırlar eve gitmek üzere yola koyulurdu. Mevsimine göre yarısını eve götürmek için, diğer yarısını dağıtmak için Badem, Üzüm, Kavun, İncir, Acur, Alıç, Dağdağan v.b. yemişlerden yanına alırdı. Dedem topladığı yemişlerin en güzellerini her zaman dağıtmak için ayırırdı. Dedemin eve gitmek üzere geçtiği yol üzerinde çocuklar sıra sıra heyecanla onu beklerdi. Dedem bu çocuklara ve yolda gördüğü insanlara topladığı yemişlerden ikram ederdi. Bağdan topladığı bir yemiş yoksa gördüğü insanlara Kuru Üzüm, Hamız - Hilo (Ekşi - Tatlı ) Diye Adlandırdığımız Küçük Şekerlerden ikram ederdi.
Akşam eve vardığında tekrar babaanneme yardım eder, biz torunlarıyla biraz vakit geçirdikten sonra yatsı namazına gitmek üzere hazırlık yapardı. Döndüğünde varsa evde misafir onlarla ilgilenirdi. Gün boyunca yorucu bir gün geçirdiğinden ve yaşlılığın verdiği etkiden oturduğu yerde uyaklardı.
Zaman zaman dedemlerde yatar, dedem ve babaannem ile zaman geçirmekten hoşlanırdım. Küçükken geçirdiğim bir romatizma hastalığım vardı. Gece uyanıp ağlardım. Dedem uyanıp ayaklarıma merhem sürerdi. Merhemden çok şefkatli elleri bana iyi gelir, acımı dindirirdi. Dedemin mucizevi bir özelliği vardı. Vücudunda yara çıkanlar dedemin yanına gelirdi. Dedem okuduğu dualar ve eski çakmaklar yardımıyla bu yaraları tedavi ederdi. Çoğu insanın yaraları bu şekilde iyileşirdi.
2004 yılının yine sıcak bir Temmuz ayında dedem bağa gitmişti. Akşam ezanı okunmuş, fakat dedem yine eve dönmemişti. Endişe eden babama haber vermişti. Babam dedemi karşılamak üzere arabayla bağın yolunu tutmuştu. Saatler gecikmesine rağmen babamda halen dönmemişti. Bunun üzerine Abim, kardeşim, ben ve bazı akrabalarımız babama doğru giderek dedemi aramaya başladık. Ekiplere ayrılarak Bağımızın her tarafını arıyorduk. Her tarafa bakıyorduk. Zifiri bir karanlık vardı. El fenerleri bu karanlığı yarıyordu. Çocukluğumun geçtiği bu bağdaki her tarafı karış karış biliyordum. Arama devam ederken daha önce orda olmayan bir ağaç gördüm. Burada ağaç yoktu daha önce diye bağırdım. Ve oraya yaklaştım. Yaklaşınca Ağaç diye sandığım nesnenin yüklü bir şekilde duran dedemin emektar eşeği olduğunu gördüm. Hemen yanında ise dedem eşeğin yükünü bağlamak için kullandığı ip ayağında sarılı bir şekilde yatıyordu. Bağırmaya ve ağlamaya başladım. Herkes benim olduğum noktaya doğru koşmaya başladı. Dedem beyin kanaması geçirmiş, vefakâr eşeği ise adeta bir insan gibi gözleri dolu bir şekilde dedemin başında bekliyordu. Kim bilir kaç saat bu durumda kalmıştı. Hızlıca dedemi arabaya taşıyarak hastaneye yetiştirdik. Dedem önce Mardin Devlet Hastanesine ardından Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesine sevk edildi. Beyin kanaması geçirmiş ve durumu ciddiyetini kuruyordu. Günlerce hastanede kaldıktan sonra eve getirilmişti. Artık doktorların yapabileceği bir şey kalmamıştı. Kıymetli amcam ve babam evlatlık vazifelerini en üst düzeyde yerine getirerek mamalarla, sıvı içeceklerle adeta çocuk gibi dedeme bakıyordu.
TARİH 22 AĞUSTOS 2004
Dedem artık yaşam mücadelesinin sonuna gelmişti. Direnecek gücü kalmamıştı. Saat 18:00 'i gösteriyordu. Dedem sessizce gözlerini kapatarak aramızdan ayrıldı. Rabbim ona rahmetiyle muamele eylesin. Mekanı cennet olsun inşALLAH.