Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Tekirdağ, Hayrabolu’da Buğday Mitinginde gerçekleştirdiği konuşmada, “2002 yılında 67 milyon nüfusumuz vardı. AK Parti iktidarı geldiğinde, o tarihte 20 milyon ton buğday üretiyorduk. Şimdi nüfusumuz 84 milyon, yine 20 milyon ton buğday üretiyoruz. Ama o günden bugüne 48 milyon ton buğday ithal ettik. Türkiye kendi kendine yeten, kendi karnını doyurabilen bir ülkeyken, şimdi buğdayı bile, samanı bile ithal eden bir ülke haline geldi” ifadelerini kullandı.TEKİRDAĞ (İGFA) - Buğday Mitingi için Tekirdağ’ın Hayrabolu ilçesinde bulunan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, ilk olarak iktidara sesini duyurmak isteyen çiftçilerin gerçekleştirdiği traktör konvoyuna katıldı. Kendisine kasket hediye eden ve “Bizim sesimiz oldunuz” diyen çiftçilerin ardından söz alan Özel, “Biz, alım fiyatlarını duyduğumuzda Rize’deydik. Rize’de çay üreticisine maliyetin 2 lira altında fiyat vermişlerdi. 19 lira maliyet, 17 lira çay fiyatı. Rize’de isyan vardı. Çay mitingi yapıyorduk. Oradan Adana’ya gittik. İlk buğdaylar orada oluyor malum güneyde. Orada büyük bir isyan vardı. Hatta biz orada halk buluşması diye belediyeye gittik ama bir anda buğday mitingine döndü. O sırada buraya fiyat geldiği ve yavaş yavaş artık burada buğday hasadı başlayacak” dedi.

“BÜYÜK İSYANI DUYDUK”

Özel, “Buradaki büyük şikayeti, büyük isyanı duyduk. Geçen hafta yaptığımız bütün görüşmelerde buğdaya tamam böyle bir fiyat verdiniz ama hiç olmazsa 4 lira destekleme vermeniz lazım, onu da hızlı ödemeniz lazım. TMO’nun bunu mutlaka yapması lazım. Ayrıca önceki dönemlerden silolarda buğday dolu, toprak altında buğday dolu. Bu bütün alışveriş rejimini bozuyor diye söyledik ama kimse oralı olmadı. Biz de bugün sizin sesinizi duyurmaya geldik. Aslında miting alanına doğru geçtik ama burayı kapattığınızı söylenince, ürünlerini yola döktüler, tepki göstermek için. Basını da buraya getirdik. Şimdi hep beraber miting alanına geçeceğiz. Ümit ediyorum. Tüm Türkiye’ye sesinizi duyuracağız. Hakkınızı almanız için mücadele edeceğiz” ifadesini kullandı. Özel, konuşmasının ardından konvoyda bulunan bir traktörü kullanarak miting alanına geldi.

“HARAMDAN VE YALANDAN KORKAN ÇALIŞKAN İNSANLAR”

Özel, mitingde yaptığı konuşmaya, “Hayrabolu’nun, Tekirdağ’ın, Trakya’nın güzel insanları, alnının terini toprağa damlatanlar, o topraktan bereket fışkırtanlar, çoluğunun çocuğunun rızkını kazananlar, haramdan ve yalandan korkan çalışkan insanlar, hepiniz hoş geldiniz” sözleri ile başladı. “31 Mart seçim sürecinde Türkiye’nin dört bir yanındaydık. Tekirdağ’ımıza da geldik. Trakya’mıza geldik. 105 yerde miting yaptık” diyen Özel, “O mitinglerde hep bir tek şeyi söyledik. Gelin CHP’ye oy verin. Gelin Türkiye ittifakına katılın. Türkiye’nin sosyal demokratları, muhafazakar demokratları, milliyetçi demokratları, Türkiye’nin bütün demokratları birleşin ve sesinizi duyurun dedik. Eğer siz, birlikte olursanız, yan yana durursanız, hep beraber olursak bizi kimse yıkamaz, biz kazanırız, biz başarırız dedik. Geldiniz, beraber oldunuz. Omuz omuza verdiniz. Yan yana durdunuz. Sesinizi bütün Türkiye’ye duyurdunuz. Bütün dünyaya duyurdunuz. 47 yıl sonra mavi gözlü Selanik doğumlu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisini birinci parti yaptınız. Anneannesi Selanikli, babaannesi Kırçovalı, dedesi Üsküplü bir evladınız olarak hepinizi saygı ile selamlıyorum. Hoş geldiniz” dedi.

“KÖYLÜLERİN İKTİDARINI KURACAĞIZ”

Özel, “Biz demiştik ki bize güç verin, sizi unutmayacağız. 10 bin lira geçinmek zorunda bırakılan emeklinin sesiniz duyuracağız. Asgari ücretine zam yapılmayan işçinin sesini duyuracağız. Ürünü para etmeyen, desteklemelerini, hakkını alamayan, alnının terinin karşılığını alamayan çiftçilerin sesini duyuracağız dedik. 31 Mart’ta sizin bize verdiğiniz güçten, destekten sonra biz asla bir zafer sarhoşluğuna kapılmadık. Dedik ki bu bir zafer değildir. Bu sadece bir vazifedir, görevdir. Belediye başkanlarımız işlerini iyi yapacaklar. Hepsi çok çalışacaklar. Biz çok çalışacağız ve biz bu ülkede bir kez daha halkın iktidarını, CHP iktidarını, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün milletin efendisidir dediği köylülerin iktidarını kuracağız” diye konuştu. Özel, Buğday Mitingi’nde gerçekleştirdiği konuşmasını şöyle sürdürdü:

HÜDA PAR Mersin Milletvekili Faruk Dinç’ten İŞKUR’a ziyaret HÜDA PAR Mersin Milletvekili Faruk Dinç’ten İŞKUR’a ziyaret

“SİZİN SESİNİZİ DUYURACAĞIZ”

“Bakın orada ne yazıyor? Bugünlerde birilerinin köylüye al ananı da git demesine bakmayın, siz şanlı bayrağın yanındaki yazıya bakın. Köylü milletin efendisidir. 6 Haziran günüydü, hububat alım fiyatları açıklandı. Fiyatları görünce üretici feryat etmeye başladı. Daha önceden kendisi de Ziraat Odası Başkanı olan, 31 Mart tarihinde kendisine Hayrabolu’nun beş yıl boyunca hizmet etmek için yetkisini verdiğiniz başkanımız bize seslendi. Genel Başkan buraya gel, sesimizi Türkiye’ye duyur dedi. Tekirdağ’da sizin evladınız Candan Yüceer büyükşehir belediye başkanı. Yine çalışkan, gayretli, tarladan gelen çiftçi kardeşim, çok sevgili dostum, sizin evladınız İlhami Özcan Aygun. Partimizi Türkiye’nin değil dünyanın dört tarafında temsil eden, son göreviyle hepimizi gururlandıran NATO-PA’nın Başkan Yardımcısı Sayın Faik Öztrak. Hepsi birden dediler ki Hayrabolu’nun, Tekirdağ, Trakya ve Türkiye’nin dört bir yanındaki buğday üreticisinin sesini duyurmalısınız. İşte çıktık ve geldik. İl başkanımızla, ilçe başkanlarımızla birlikte buradayız. Hepiniz bize sahip çıktınız. Biz sizin sesinizi duyuracağız.”

“BUĞDAY FİYATININ 15 LİRA OLMASI LAZIM”

“Biz bu rakamları duyduktan sonra tam iki hafta boyunca herkesle görüştük. En son geçen hafta Sayın Cumhurbaşkanı ile yaptığımız görüşmede şunu söyledim. ‘Geçen hafta Rize’de memleketinizdeydim, çaya verilen fiyat 17 lira. Maliyetin 3 lira altında. Buğdaya verilen fiyat 9 lira 25 kuruş. Ziraat odalarının hesapladığı maliyetin 2,5 lira altında. Yarın fındık gelir, üzüm gelir. Diğer ürünler gelir ama çiftçiye bu hesap doğru gelmez. Bu hesap tutmaz. Bu borçlar ödenmez. Bu iş böyle yapılmaz. Çiftçiye bunu yaparsanız bu memleketin beli doğrulmaz dedim. Mutlaka taban fiyatların maliyetlerin çok üzerinde, makul bir karla belirlenmesi lazım. Desteklemelerin zamanında verilmesi gerekiyor.’ Bugün mademki böyle bir taban fiyat açıklandı, hiç değilse kilo başına 4 lira destekleme verilerek, bu fiyatın telafi edilmesi ve buğdayın gerçekten para kazandırması için, çocukları okutması, karınları doyurması, borçları ödemesi için buğday fiyatının 15 lira olması lazım. Bakınız, Türkiye kişi başı yıllık ekmek tüketiminde 200 kilo ile dünya birincisi. Bu bir realite, gerçeklik. Bunun bir sebebi alışkanlıklarımız ama önemli bir sebebi de yoksulluğumuz. Ekmek, garibanın katığı. Ekmek fiyatları bu Türkiye’nin en önemli meselelerinden bir tanesi.”

“48 MİLYON TON BUĞDAY İTHAL EDİLDİ”

“Buğdayın ekim alanları 1998’de 9,8 milyon hektarken, bugün 6,8 milyon hektara geriledi. Yani 25 yıl geçti. Nüfusumuz 25 milyon arttı ama buğday tarımı yaptığımız alan 3 milyon hektar azaldı. 3 milyon hektar alan ne demek? 5 tane Tekirdağ demek. 5 Tekirdağ büyüklüğünde toprağımızda 25 yıl öncesine göre daha az buğday ekiliyor. Oysa nüfus arttı. Boğaz arttı. İhtiyaç arttı. 2002 yılında 67 milyon nüfusumuz vardı. AKP iktidarı geldiğinde, o tarihte 20 milyon ton buğday üretiyorduk. Şimdi nüfusumuz 84 milyon, yine 20 milyon ton buğday üretiyoruz. Ama o günden bugüne 48 milyon ton buğday ithal ettik. Türkiye kendi kendine yeten, kendi karnını doyurabilen bir ülkeyken, şimdi buğdayı bile, samanı bile ithal eden bir ülke haline geldi. 2023 yılında, geçen sene 11,7 milyon ile Cumhuriyet tarihinin en yüksek buğday ithalatı gerçekleşti. 11,7 milyon ton buğdayı ithal etmek yerine o buğdayı iç piyasadan karşılamak, o parayı size vermek, destekleme yapmayı tercih etseler 5 Tekirdağ büyüklüğündeki alan buğday ekilebilir. Herkes para kazanabilir, memleket de boşu boşuna dünyanın parasını kaybetmezdi. Maalesef Trakya’da tarım geriliyor. Gayri safi milli hasıla içinde tarımın payı AKP geldiğinde yüzde 13,9’du. Oysa bu sene 6,3’e geriledi. Yani esas bütün paradan yüzde 14’ü tarıma giderken, şimdi yüzde 6’sı tarıma gidiyor. Ekmeklik buğdayın taban fiyatını yüzde 12’lik artışla, geçen sene 8 lira 25 kuruştu, 9 lira 25 kuruş yaptılar. Makarnalık buğdayı yüzde 11’lik artışla 10 lira 25 kuruş yaptılar. Arpanın zammı ise yüzde 3,5 ile sadece 7 lira 50 kuruş oldu.”

“TWEET ATARAK FİYAT VERİYORLAR”

“Eskiden taban fiyatları Başbakanlar açıklardı. Tarım Bakanları açıklardı. Benim memleketim Manisa’da gelirdi Tarım Bakanı ya da Başbakan Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Turgut Özal. Allah hepsine rahmet eylesin. Milletin gözünün içine bakardı. Böyle otobüsün üstüne çıkardı. Milletin gözünün içine bakardı ve tütün taban fiyatını açıklardı. Üzüm taban fiyatını açıklardı. Millet beğenirse kasketi alır havaya atardı. Gazeteler havadaki kasketin fotoğrafını çekerdi. Taban fiyat beğenildi kasketler havada diye. Oradan güle oynaya dağılınırdı. Yok fiyat yeterince iyi değilse alırdı çiftçi kasketini yere çalardı. Bu sefer yerdeki kasketin fotoğrafı çıkardı. Fiyat beğenilmedi denirdi. Hafta içinde fiyata ilave düzenleme yapılırdı. Çünkü o günküler devlet adamıydı. Gözünüzün içine bakarlardı. Ecevit bakardı gözünün içine, İnönü bakardı gözünün içine. Fiyatı onlar açıklardı. Şimdi gecenin 11.30’unda tweet atıyorlar. Tweet atarak fiyat verenlerin, mazot yüzde 110 artmışken gübre yüzde 35 artmışken bütün masraflar ikiye katlamışken, buğdaya yüzde 10 zam verenlere ve bunu da tweet atarak söyleyenlere yazıklar olsun.”

“7 ÇEYREK ALTIN KAYIP”

“Bakın geçtiğimiz günlerde, dedim ki bu fiyat üreticiyi güldürmez ağlatır. Tuttu birisi dedi ki bu fiyat iyi fiyat. Para kazandırır. Bu fiyat eskisinden iyi. Ben diyorum 20 yıl önce buğday para kazandırıyordu, o diyor ki hayır. Şimdi Hayrabolu’da gelin bakalım bir hesabı birlikte yapalım. Her hesap şaşar, bir hesap şaşmaz. Hangi hesap şaşmaz? Altın hesabı şaşmaz. Bakın şimdi buradan bütün Türkiye’ye ilan ediyorum ki 2005’te bir ton buğday 9,5 çeyrek altın alıyordu. Hesap ortada. Şu açıklanan fiyatla sadece 2,5 çeyrek altın alabiliyor. Yani bir ton buğdayı koy önüne, içinde yedi tane çeyrek altın kayıp. Her bir Trakyalının, Tekirdağlının, Hayrabolulunun bir ton buğdayın içinden 7 çeyrek altın çaldılar. Alnınızın terini çalanlara, evladınızın rızkını çalanlara ve size bunu reva görenlere yazıklar olsun. Hakkınızı hep beraber arayacağız. Altın hesabından anlamayan, ekmeğe baksın. 200 gram ekmek geçen sene 6,5 liraydı. Doğru mu? Şimdi 10 lira yanı yüzde 54 arttı. Geçen sene 1 kilo buğday satıp, bir ekmek alıyordunuz. Ama artık bir kilo ile bir bardak çay içilemiyor. Geçen yıl bir ton buğday 375 litre mazot alırdı, şimdi bir ton buğday 225 litre mazot alıyor. Bir yılda çiftçinin deposundan bir ton buğday için 150 litre yani 2 depo mazot çalındı. Bir ton buğdayda, 2 traktör deposu mazot kayıptır. Geçen yıl 52 ton buğday satan bir traktör alabiliyordu. Şimdi aynı traktörü almak için 110 ton buğday satmak lazım. 110 ton. Bir yılda gübre yüzde 35, mazot yüzde 109, yem yüzde 49, ilaç yüzde 57 zam gördü ama hükümetimiz size yüzde 12’lik fiyat artışını yeterli gördü. Bunu kabul etmiyoruz. Buna itiraz ediyoruz. Sesimizi hep birlikte yükselteceğiz. Çiftçi örgütleri 11 lira diyor maliyete. Ziraat Odaları Birliği 10 lira 87 kuruş hesap çıkarmış. Aynı hesap. Ancak Toprak Mahsulleri Ofisi dün yaptığı açıklamada buğday fiyatı ile birlikte destekleme de eklense maliyetin altında kalıyor. Bu açıklama çiftçimizle alay etmektir. Bu fiyat kesinlikle 15 liranın altında olmamalıdır. Tarımda kendi kendimize yetiyorduk. Şimdi ithalata muhtaç hale geldik. 2003’te çiftçi sayısı 2,8 milyondu. Bugün 2,3 milyon. AKP döneminde nüfusumuz 20 milyon arttı ama 500 bin yani yarım milyon çiftçi kayıp.”

“MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ”

“AKP döneminde nüfusumuz 20 milyon arttı ama 500 bin yani yarım milyon çiftçi kayıp. Normalde bir o kadar daha çiftçi gelmesi gerekirken o kadar eksilmiş. Bugün Türkiye’nin en büyük sorunu daha önce tarım yapılan 25 milyon hektar alanın, Hollanda devletinin toprakları kadar alanın artık ekilemez, dikilemez hale gelmesidir. Çiftçilerin bankalara borcu bir yılda yüzde 88 artmıştır. Hep beraber görüyoruz ki 670 milyar lira çiftçilerin bankalara borcu vardır. Ortalama çiftçi yaşı 58’dir. Yani gençler artık tarımla geçinemiyor. Gençler gidiyorlar fabrikalara, gençler gidiyorlar madenlere, gençler gidiyorlar hamallık yapmaya. Gençler aç kalmaya, işsiz kalmaya, büyükşehirlere gidiyor. Her dört gençten üçü, gelecek sene fırsatım olursa tarlada çalışmam, fabrikada işe girerim diyor. Ben hepinizi saygı ile selamlıyorum. Sesinizi duyurmaya ve sonuna kadar sizin için mücadele etmeye devam edeceğiz. Hepinizi saygı ile selamlıyorum. Sağ olun, var olun.”

Kaynak: igf